17- Öyle ise akşama girdiğiniz zaman ve sabaha
erdiğiniz zaman Allah'ı tesbih edin.
18- Göklerde ve yerde, günün sonunda, öğleye
erdiğiniz zamanda hamd O'nundur.
19- O ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır.
Yeryüzünü ölümden sonra o canlandırır.
20- Sizi topraktan yaratması O'nun delillerindendir. .Sonra
birer insan olup yeryüzüne yayılırsınız.
Gayeleri, engin, büyük, latif, derin ve köklü gerçeklere
değinen bir gezi. Öyle bir gezi ki; insan kalbini, akşam-sabah,
gökler-yer, akşam üstleri ve öğle zamanlarında
dolaştırıyor. Onu hayat, ölüm, yenilenme ve yok
olma konusunda sürekli eyleme, araştırmaya sevk ediyor.
insanın ilk yaratılışı,
yapısının içeriği, eğilimleri, dürtüleri,
güçleri, enerjileri ve bunlar doğrultusunda işlev gören
cinsler arası ilişkileri, göz önüne getiriyor.
Göklerin ve yerin yaratılışı, ortam ve mekân
farklılığına bağlı olarak diller ve
renklerin farklılığındaki Allah'ın
ayetlerine dikkat çekiyor. İnsan varlığında görülen
uyku, uyanıklık, rahatlık, yorgunluk ve evrende görülen
yıldırım ve yağmur olayı, onların
insan psikolojisinde harekete geçirdiği korku ve ümit
türü duygular ile yerin yapısında harekete geçirdiği
canlılık ve gelişmelere yönlendiriyor. Bu ilginç
gezi sonunda, insan kalbini, göklerin ve yerin yapılarını
korumalarının Allah'ın emri ile olduğu, göklerde
ve yerde bulunanların tümünün Allah'a yönelmiş bir
durumda olduklarına ulaştırıyor. Ve bu gezi,
bu irdeleme sonucu söz götürmez bir açıklıkla
beliren gerçeğin vurgulanmasıyla sona eriyor. Allah ile
yaratır ve ölüyü yeniden diriltir. Yeniden diriltme O'na
daha kolaydır. Göklerde ve yerde yüce nitelikler O'na
özgüdür. O yenilmez ve yaptığına tam egemendir.
"Öyle ise akşama girdiğiniz zaman ve sabaha
erdiğiniz zaman Allah'ı tesbih edin." "Göklerde
ve yerde, günün sonunda, öğleye erdiğiniz
zaman da hamd O'nundur."
Bu tesbih ve hamd; mü'minlerin ağırlanacakları
cenneti kazandıkları, kâfirlerin de azapla karşılaştıkları
kıyamet sahnesinin sunuşunu izleyerek, göklerin, yerin
ve insanın psikolojik yapısının derinlikleri
ve yaratılışın ilginç görünümlerinde
gerçekleşecek geziye giriş olarak gelmektedir. Görüldüğü
gibi tesbih ve hamd geçen sahneyi izleyen; bu geziye de giriş
olma açısında ayetlerin akışına son
derece uygun düşmektedir.
Ayet, tesbih ve hamdı; akşam, sabah, akşam
üstleri ve öğle vakitleri olmak üzere zaman ve göklerle
yerin boyutlarıyla bağlantılıyor. Böylece
onların zaman ve mekânının her an ve her yerinde
işlevde olmalarına bağlı olarak, insan kalbi
her yer ve zamana Allah'la bağlanmakta, evrenin çatısı,
gök cisimlerinin hareketi, gece, gündüz ve öğle
olayları aracılığı ile yaratıcı
ile olan bu bağı hissettirmektedir.
Dolayısıyla bu kalp, işlerlik, uyanıklık
ve duyarlığını koruyor. Çevresindeki tüm
manzaralar, olaylar, değişen anlar ve pozisyonlar ona
Allah'ı hamd ve tesbih etmesi gerektiğini
hatırlatıyor ve onu Rabb'ine bağlıyor.
"O ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır.
Yeryüzünü ölümden sonra O canlandırır."
Yeryüzünü uzay ve denizlerin derinliklerinde gece-gündüz
bir an duraksamayan, bu sürekli hareket... İşte bu
değişim her an gerçekleşmektedir. Sürekli
birliktelik ve tekrarlanmadan ötürü farkına
varamadığımız mucizedir bu. Her an ölüden
diri, diriden ölü çıkıyor, tane veya çekirdek
içinde durgun görünmesine karşın sürekli hareket
etmektedir. Her an bir tohumun kabuğunu yararak hayat
alanına çıkarmaktadır. Her an süresini dolduran
bir dal, ot veya ağaç kuruyor, çürüyüp kırıntı
durumunda toprağa karışıyor. Bu
kırıntılar aracılığı ile hayata
hazır durgun yeni çekirdek, havaya karışan gaz
oluşuyor ve toprak onunla gıdâlanarak verime hazırlanıyor.
Toprağa karışan ve onu gazlarla besleyen cüsse
hayat için yeni malzeme ve bitkiler için yeni bir gıda
olmakta, hayvan ve insana dönüşmektedir! Uzay ve denizlerin
derinliklerinde de aynı şeyler olup bitmektedir.
Bütün bunları gören,kalb ve uyanık sezgi ile
araştıran, Kur'an'ın kılavuzluğu ve
Allah'ın nurundan kaynaklanan nuru ile gören kişi için
ürperti veren ilginç bir dönüşüm zinciridir.
"Yeryüzünü ölümden sonra O canlandırır"
Mesele olağan olup gerçekle çelişir yanı
yoktur. Evrenin gece, gündüz, her an, her yerde, tanıklık
ettiğinin dışında bir durum söz konusu
değildir.
"Sizi topraktan yaratması O'nun delillerindendir.
Sonra birer insan olup yeryüzüne yayılırsınız."
Toprak ölü ve durgundur. Bu yapısına
karşın insan ondan oluşmuştur. Kur'anda
başka bir yerde "Andolsun ki, biz insanı süzme
çamurdan yarattık. "(Mü'minun Suresi, 12)
biçiminde gelmiştir. Yani insanın uzak kökü çamurdur.
Bu kök burada; ölü, durgun toprakla; canlı hareketli
insanın, anlam ve görünüm açısından
değerlendirilmesi konusunda uyarmak ve konuya Kur'an'ın
yöntemiyle uygunluk kazandırılması için "Ölüden
diri çıkarır, diriden ölü çıkarır"
ifadesinin ardından veriliyor.
Bu olağanüstü mucize, kudret ayetlerinden bir ayet ve
insanların üzerinde yaşadığı,
oluşum özü ve büyük varlık çerçevesinde ikisine de
hükmeden yasalar açısından kaderdaş olduğu
bu dünya arasındaki güçlü bağın dolaysız
ifadesidir.
Durgun, dengesiz toprak görünümünden, hareketli yüce insan
görünümüne geçiş; bu eylemi Allah'ın gerçekleştirdiği
konusunda düşünceyi hareketlendiren, insanın iç yapısını
Allah'a hamd etme ve O'nu eksikliklerden uzak görmeğe
özendiren ve kalbi, keremli, faziletli yaratanı yüceltmeye
yönelten bir geçiştir.
İnsan türüne ilişkin olan birinci halkadan,
insanın iki cinsi arasındaki orta hayat alanına geçiyor: