Yalnızca gerçektir. Hiçbir şekilde içine batıl
karışmamış, saf ve net gerçektir. Kuşku
ve tereddüte yer yoktur bunda. Bu harfler de onun gerçekliğine
kanıt oluşturmaktadırlar. Bunlar onun yüce Allah
katından geldiğini belgelemektedirler. Yüce Allah'ın
katından gelen bir şey de hiçbir kuşkuya yer
bırakmayan kesin gerçekten başkası olamaz.
"Fakat insanların çoğu buna inanmazlar."
Yüce Allah'ın bu kitabı vahyettiğine inanmazlar.
Doğal olarak bu kitabın vahyedilmiş olduğuna
inanmamanın gereği olarak Allah'ın birliği,
sadece O'na boyun eğilmesi, ölümden sonra diriliş ve dünya
hayatında iyi ameller işleme gibi gerçekleri de kabul
etmezler.
Bu ayetler, surenin tüm konularını özetleyen, ele
aldığı tüm sorunlara işaret eden bir
giriştir. Bu yüzden gücün kanıtlarını, yüce
yaratıcının gücünü, hikmetini ve olayları
planlayışını gösteren evrenin olağanüstülüklerini
sunmaya başlıyor. Ve bu olağanüstülükler
insanlara yol göstericilik yapacak bir vahyin gelmiş
olmasının ve insanların hesaplaşmaları için
ölümden sonra dirilmelerinin bu hikmetin gereği
olduğunu dile getiriyor. Ayrıca bu evrensel gücün
insanları diriltme ve onları hem kendilerini, hem de
kendilerinden önce diğer varlıkları
varettiğini söylüyor. Kendilerine verdiği nimetlerle
onları denemek için tüm evreni hizmetlerine veren yüce
yaratıcıya döndürme yeteneğine sahip
olmasının da bu hikmet ve planlamanın gereği
olduğunu dile getiriyor.
Harikalar yaratan fırça, evrenin görkemli sahnelerini
çizmeye başlıyor. Bir dokunuşta, gökler canlanıveriyor...
Diğer bir dokunuşta yerler... Birkaç çizgide yer
sahnelerinden, hayatın gizli kalan yönlerinden çiziliyor...
Sonra bunca susturucu kanıta rağmen ölümden sonra
dirilişi inkar eden, Allah'ın azabının
kendilerine çabucak ilişmesini arzulayan ve bu ayetlerden
başka kanıtlar isteyen toplumun bu
davranışı şaşkınlıkla
karşılanıyor.