Surede daha önce evlere girmek için izin istemeye ilişkin
hükümler yer almıştı. Burada ise ev içinde
odalara girmek için izin istemeye ilişkin hükümlere yer
veriliyor. Çünkü kölelerden oluşan hizmetçiler ve henüz
büluğ çağına ermemiş gençlerin evlere
girmek için izin istemeleri gerekmez. Ancak evdekilerin avret
yerlerinin ortaya çıkabileceği üç vakitte izin
istemeleri gerekir. Bu vakitler; birincisi, sabah namazı
öncesidir. Bu sırada insanlar gece elbisesi içinde olurlar
ya da bu elbiseleri çıkarıp normal elbiselerini
giymektedirler. İkincisi, öğle uykusuna
daldıkları zamandır. Bu sırada insanlar normal
elbiselerini çıkarıp rahatlamak için uyku elbisesini
giyerler. Üçüncüsü, yatsı namazı
sonrasıdır. Aynı şekilde insanlar o
sırada günlük elbiselerini çıkarıp gece
elbiselerini giyerler.
Bunlar avret yerlerinin ortaya çıkabildiği vakitler
olarak nitelendirilmişlerdir. Bu üç vakitte hizmetçiler ve
henüz büluğ çağına girmemiş çocuklar ev
halkının avret yerlerini görmemeleri için evlere
girerken izin istemelidirler. Birçokları, ev
hayatlarında bu edep kuralından habersizdirler. Bunun
psikolojik, sinirsel ve ahlaki etkilerini önemsemezler.
Hizmetçilerin efendilerinin avret yerlerine ilgi duymadıklarını,
erginlik çağından önce çocukların bu tür
görüntülerin farkına varmadıklarını
sanırlar. Oysa günümüzde psikoloji biliminin ilerleme
kaydetmesinden sonra psikologlar, küçük yaşta çocukların
gördüğü bazı sahnelerin, onların tüm hayatlarını
etkilediğini, tedavisi güç, psikolojik ve sinirsel hastalıklara
yakalanmalarına neden olduğunu söylemektedirler.
İşte her şeyi bilen ve her şeyden haberdar
olan yüce Allah mü'minleri bu edep kuralları ile
eğitirken; sinirleri sağlam, içi huzurlu, duyguları
edepli, kalpleri arınmış, düşünceleri
kötülüklerden uzak bir ümmet oluşturmak istiyor.
Ayet özellikle bu üç vakti belirliyor çünkü, bu vakitler
her zamandan çok mahrem yerlerin açık olabilecekleri
vakitlerdir. Ayrıca zorluk çıkarmamak için hizmetçi
ve çocukların her zaman için izin istemeleri zorunluluğunu
da getirmiyor. Çünkü yaşlarının küçüklüğü,
ya da hizmet görmeleri nedeniyle evlére sık sık girip
çıkmak durumunda kalırlar.
"Birbirinizin odalarına rahatça girebilirsiniz."
Böylece hem mahrem yerlerinin görünmesi önlenmiş
oluyor, hem de büyüklerde olduğu gibi her zaman için izin
isteme zorunluluğu getirilmeyerek evin iç düzeninde bir
zorluğun, bir meşakkatin oluşmasına meydan
verilmemiş oluyor.
Ancak küçükler erginlik çağına girince, daha
önce geçen izin isteme kuralını içeren ayetin genel
hükmü uyarınca her zaman için izin istemeleri gereken
yabancıların durumuna düşerler.
Bunun üzerine de şu değerlendirme
yapılıyor
"Allah her şeyi bilir ve O'nun her işinin, her
buyruğunun mutlaka bir gerekçesi vardır."
Çünkü burası yüce Allah'ın insan ruhuna ve onu
ıslah edecek davranış kurallarına ilişkin
sonsuz bilgisinin; yine ruhların ve kalplerin tedavisine yönelik
hikmetinin geçerli olduğu bir alandır.
Aynı şekilde fitne ve şehevi duyguların
harekete geçmesini önlemek amacıyla bundan önce kadınların
süslerini gizlemelerine ilişkin bir emir yer
almıştı. Burada ise, surenin akışı dönüyor
ve içlerinde erkeklerle birleşme arzusu kalmayan,
şehevi duyguları sönmüş bulunan yaşlı
kadınları bu kuralın dışında tutu.