O |
Nür
|
O |
|
51 - Aralarındaki davalarda Allah'ın ve Peygamberin
vereceği hükme uymaya çağırılan mü'minlerin
söyleyebilecekleri tek söz "Duyduk ve uyduk"
sözüdür. İşte mutlu sona erenler onlardır.
Bu tereddütsüz, tartışmasız ve
kıvırmasız duyup itaat etmenin ifadesidir. Gerçek
hükmün Allah ve Peygamberin hükmü olduğuna, gerisinin
ihtiraslardan kaynaklandığına olan kesin
inancın oluşturduğu duyup itaat etmenin ifadesidir.
Bu tavır Allah'a kaytsız şartsız teslim
olmaktan kaynaklanır. Hayatı bahşeden ve hayat
üzerinde dilediği uygulamada bulunma yetkisine sahip Allah'a...
Mü'minlerin sergilediği bu tavır, yüce Allah'ın
insanlar için dilediği şeyin, onların kendileri için
istedikleri şeyden daha hayırlı olduğuna olan
güvenin ifadesidir. Çünkü yaratan Allah yarattığını
daha iyi bilir.
"İşte mutlu sona erenler onlardır."
Evet, onlar mutlu sona ulaşırlar, çünkü işlerini
planlayan, ilişkilerini düzenleyen, ilmine ve adaletine
göre aralarında hükmeden yüce Allah'dır.
Dolaysıyla bunların; işlerini kendileri gibi
insanların planladığı, ilişkilerini düzenlediği,
aralarında çok az bir bilgiye sahip yetersiz kimselerin
hükmettiği insanlardan daha iyi bir durumda olmaları kaçınılmazdır.
Evet onlar mutlu sona ulaşırlar. Çünkü onlar, eğrilik
büğrülük bulunmayan biricik hayat sistemine uyarlar, bu
sistemin gerçekliğinden emindirler, onu izler,
belirlediği sınırları çiğnemezler. Bu
sisteme uymaları sayesinde enerjilerini boşuna tüketmezler,
çeşitli ihtiraslar peşinde güçlerini, enerjilerini dağıtmazlar,
doymak bilmeyen şehvetlerin, dinmeyen arzuların
peşinde sürüklenmezler. İşte Allah'ın
koyduğu hayat sistemi önlerinde değişmeden,net ve
anlaşılır bir şekilde duruyor.
52- Allah'a ve Peygambere itaat edenler, Allah'dan korkup
buyruklarım çiğnemekten kaçınanlar var ya,
işte kurtuluşa erenler onlarda.
Önceki ayette hükümlere teslim olmaktan, bu hükümlere kayıtsız
şartsız uymaktan söz ediliyordu. Şimdi ise, tüm
emir ve yasaklamalara topluca uyulmasından söz ediliyor.
Bunun yanında Allah korkusundan, takvadan söz ediliyor.
Takva, korkudan daha geneldir. Takva, Allah'ın gözetimidir.
Büyük küçük her işte, Allah'dan korkmanın
yanında O'nun bilincinde olmak, zatının vakarı
adına O'nun hoşlanmadığı şeyden
sakınmak, O'nu yüceltmek ve O'ndan utanmaktır. Allah'a
ve Peygamberine itaat edenler, Allah'dan korkup O'ndan
sakınanlar varya, işte kurtuluşa erenler
onlardır. Hem dünyada hem de ahirette kurtulmuşlardır.
Bu sözü Allah vermiştir ve Allah sözünde,n dönmez. Onlar
kurtuluşu haketmişlerdir. Pratik hayatlarında bunun
nedenleri vardır. Çünkü Allah'a ve Peygamberine itaat
etmek yüce Allah'ın sonsuz bilgisi ve hikmeti
doğrultusunda insanlar için belirlediği sağlam ve
tutarlı hayat sistemine uymayı gerektirir. Bu da
doğal olarak dünya ve ahiret kurtuluşuyla sonuçlanır.
Allah korkusu ve takva, Allah'ın sistemine
uyulmasını garantileyen bekçilerdir. Bu bekçiler,
insanları kendilerine çeken saptırıcı
yolları gösterir, insanların sapmalarına, bu
yollara girmelerine engel olur.
Allah'dan korkmak ve O'ndan sakınmakla beraber Allah'a ve
Peygamberine ibadet etmek üstün nitelikli bir edep tavrıdır.
Kalbin Allah'ın nuru ile
aydınlanmışlığının, O'na
bağlanmışlığının, O'nun görkeminin
bilincine varmışlığının boyutunu gösterir.
Bu aynı zamanda mü'min kalbin onurunu ve üstünlüğünü
gösterir. Çünkü Allah'a ve Peygambere itaat ilkesine
dayanmayan, O'ndan kaynaklanmayan her uyma hareketi onurlu kişinin
reddedeceği, mü'min karakterin kaçınıp, mü'min
vicdanın tepeden bakacağı
aşağılayıcı, onur kırıcı
bir zillettir. Çünkü gerçek mü'min tek ve ezici güce sahip
Allah'dan başkasının önünde baş eğmez.
|
|
O |
|
O |
|