Allah'ın izni uygulanması gereken bir emirdir.
Dolayısıyla bu evler, yüceltilmiş,
onarılmışlardır. Temiz ve yücedirler. Bu
evlerin yüceltilmelerine ilişkin sahne ile göklerde ve
yerde parıldayan nur, ifade içinde birbirlerine uygun düşüyor.
Aynı şekilde bu evlerin üstün mahiyetleri, nurun
parlak ve aydınlık mahiyetiyle anlam itibariyle uygunluk
oluşturmaktadır. Bu evler yücelik .duygusu ile,
yüceltme ile, içlerinde Allah'ın adı anılsın
diye kurulmuşlardır.
"Allah bu evlerde adının
anılmasını emretmiştir."
Bu evlerde, aydınlık, temiz, titreyerek Allah'ı
tesbih eden, ürpererek namaz kılan kalpler toplanır. Bu
evlerde buluşan, biraraya gelen "kimseleri ne ticaret,
ne alış-veriş Allah'ı anmaktan, namazı
kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoyamaz."
Ticaret ve alışveriş para kazanma ve servet
biriktirme içindir. Fakat onlar bunlarla uğraşmakla
beraber, namaz kılmak suretiyle-Allah'ın
hakkını, zekât vermek suretiyle de kulların
hakkını ödemekten geri kalmazlar.
"Onlar kalplerin hoplayacakları ve gözlerin
donakalacağı bir gücün dehşetinden korkarlar."
Korkudan, sıkıntıdan ve ızdıraptan
dolayı bir türlü sakinleşmezler, yerlerinden
fırlarlar. Onlar böylesine dehşetli bir günün azabından
korktukları için ne ticaret ne de alı,-veriş
onları Allah'ı anmaktan alıkoyamaz.
Bu etkin korkuya rağmen onlar Allah'ın sevabına
umut bağlarlar. "Amaçları Allah'ın
kendilerini işledikleri amellerin en güzel karşılığı
ile ödüllendirmesi ve lütfu ile bundan da daha fazlasını
vermesidir."
Onların Allah'ın lütfuna yönelik bu ümmetleri karşılıksız
kalmayacaktır. "Allah dilediği kimselere
hesapsız rızık bağışlar."
Sınırsız ve de kayıtsız lütfundan bağışlar.
Göklerde ve yerde belirginleşen, Allah'ın evlerinde
billurlaşan ve iman ehlinin kalplerinde parıldayan bu
nura karşılık surenin akışı bir
diğer ortamı gözler önüne seriyor. İçinde
hiçbir aydınlık bulunmayan kapkaranlık bir
ortamdır bu. Burası güvenlikten yoksun, korkunç bir
ortamdır. Bu ortamda her şey boşunadır hiçbir
fayda sağlamaz. İşte burası kâfirlerin yaşadığı
küfür ortamıdır.