O

 

O

   

74- Öyleyse dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda öldürülür veya galip gelirse biz ona ilerde büyük bir ödül vereceğiz. "

Allah yolunda savaşsınlar. Çünkü İslâm bu yolun dışında bir başka savaş tanımaz. Ganimet ve egemenlik uğrunda yapılan savaşı kabul etmez. Kişisel ya da ulusal üstünlük için yapılan savaşı onaylamaz.

İslâm, toprak işgal etmek ve ahaliyi baskı altında tutmak için savaşmaz. Sanayi hammaddesi bulmak, ürünleri için pazarlar elde etmek, sömürge ve yarı sömürgelerde kapital elde etmek uğruna savaşmaz.

Herhangi bir kişinin, ailenin, sınıfın, devletin, milletin veya ırkın üstünlüğü için savaşmaz, sadece Allah yolunda, yeryüzünde O'nun sözünü yüceltmek uğruna, O'nun sistemini hayata yerleştirmek için insanlığı bu sistemin iyiliklerinden ve "insanlar arasında" uyguladığı mutlak adaletinden yararlandırmak sonra da bu Rabbanî ve insanî, evrensel ve kapsamlı sistemin gölgesinde her kişiyi dilediği inancı seçmede özgür bırakmak için savaşır.

Müslüman; Allah'ın sözünü yüceltmek, O'nun sistemini hayata egemen kılmak için Allah yolunda savaşa çıkıp öldürülse şehid olur. Şehitlerin Allah katındaki makamına kavuşur. Ancak -bu hedefin dışında- diğer bir hedef için çıkmışsa "şehid" olarak adlandırılmaz. Mükâfatını da Allah'tan beklememelidir. Uğruna savaştığı hedefin sahibinden beklemelidir. Onu "şehit" olarak nitelendirenler Allah'a yalan iftirada bulunuyorlardır. Yüce Allah'ın insanları temize çıkardığı yolun dışında kendilerini ve başkalarını temize çıkarmaya çalışıyorlar. Kuşkusuz bu Allah'a büyük bir iftiradır.

O halde dünyayı satıp karşılığında ahireti satın almak isteyenler -bu anlamda- Allah yolunda savaşsınlar. O zaman her iki durumda da Allah'tan büyük bir lutfa nail olacaklardır. Allah yolunda öldürülenle bu uğurda galip gelen eşittir.

"Kim Allah yolunda öldürülür veya galip gelirse biz ona ilerde büyük bir ödül vereceğiz."

Bu ifade ile Kur'an'ın sunuş metodu ruhları, yüceltmeyi ve her iki durumda da Allah'ın büyük lütfuna bağlamayı amaçlamaktadır. Böylece, korktukları ölüm ve arzuladıkları ganimet gözlerinde değerini kaybeder. Çünkü hayatın ya da ganimetin Allah'ın büyük lütfunun yanında hiçbir değeri olamaz. Nitekim ahiret karşılığında dünyayı satın alıp, dünya karşılığında ahireti satın almamak suretiyle yaptıkları zararlı alış-verişten de nefret ettiriyor. "İşterâ" kelimesi zıt anlamlara gelir. Genellikle "Bey"' salmak anlamında kullanılır. Böyle bir alış-veriş yaptıklarında, savaş alanında ganimet elde etseler de etmeseler de her halukârda zarardadırlar. Ahiretin yanında dünyanın ne değeri var? Allah'ın lütfunun yanında ganimet malının lâfı mı olur? Çünkü Allah'ın lütfu malla beraber başka şeyleri de kapsar.

Sonra ayetlerin akışı müslümanlara yönelmektedir. Cihada çıkmada ağır davrananlara yönelik anlatım ve tasvir üslubunu bırakan bütün müslüman kitleye yönelik hitap üslûbunu kullanmaya başlıyor. Kurtulmayı istedikleri zulüm ve düşmanlık yurdundan kendilerine bir çıkar yol göstermesi için Allah'a yalvardıkları halde dinlerinden ve inançlarından dolayı kaçıp İslam ülkesine hicret edemeyen ve bu yüzden Mekke'de Müşriklerin elinde büyük zorluklar çeken ezilmiş erkek, kadın ve çocuklar karşısında ruhların insancıllığını ve kalplerin duyarlılığını harekete geçirmek amacıyla onlara yönelmektedir. Onlara bu şekilde yönelmesinin bir diğer gerekçesi de, oyalanmadan ve ağırdan almadan koşmalarını istediği savaşta gözetecekleri en üstün amacı, en onurlu gayeyi ve en güzel hedefi göstermektir.

 

 

O

 

O