70- Ey Muhammed, onlar için üzülme ve sana kurdukları
tuzaklarda canını sıkmasın.
Bu ayeti kerime Hz. Peygamberin -salât ve selâm üzerine
olsun- kalbinin hassasiyetini, önceki mesajları
yalanlayanların akıbetlerinden hareketle
sonlarını tahmin ettiği milletinin haline ne kadar
üzüldüğünü tasvir etmektedir. Ayrıca müşriklerin,
ona davasına ve müslümanlara karşı ne türden ağır
baskılar yaptığını, geniş ve büyük
olan kalbini daraltacak kadar ileri gittiklerini gösteriyor.
Sonra onların diriliş meselesine ilişkin görüşlerini,
dünyada veya ahirette azaba uğrayacaklarını
anlatan haberi alaya almalarını sergilemeye devam ediyor.
71- "Eğer doğru söylüyorsanız bize yönelttiğiniz
tehdit ne zaman gerçekleşecek? diyorlar. "
Kendilerinden önceki suçluların akıbetlerine
uğrayacaklarına ilişkin bir tehdit
aldıklarında hemen böyle diyorlardı. Halbuki onlar
Lût yurdunu, Hicr'deki Semud kavminin harabelerini, Ahkaf'taki Ad
kavminin kalıntılarını, Arim selinden sonra
Sebe halkının evlerini sabah-akşam görüyor ve
yanlarından geçiyorlardı. Alaylı alaylı
şöyle diyorlardı: "Eğer doğru söylüyorsanız
bize yönelttiğiniz tehdit ne zaman gerçekleşecek? Bizi
kendisiyle korkuttuğunuz bu azap nerede? Eğer doğru
söylüyorsanız onu hemen getirin, veya en azından onun
ne zaman gerçekleşeceğini bize haber verin!
Burada onlara cevap veriliyor. Beklenen korkunun gölgeleri ve
uyarıcının onlara üstten bakışın gölgelerini
kısa birkaç kelime ile ortaya koyuyor:
72- Onlara de ki; "Bir an önce gerçekleşsin diye
sabırsızlandığınız azabın bir bölümü
belki de yanı başınızdadır.
Bununla onların kalplerinde azabın korku ve
ürperticisi harekete geçiriliyor. Bu azap, binek üzerinde binek
sahibinin arkasına binen adamın onun izlediği gibi
onların ardlarında kendilerini kovaladığı
halde onlar bunun farkında değiller. Onlar gaflet içinde
bu azabın hemen gelmesini beklerken o kendilerinin
arkalarından beklemekte olabilir! Aman Allah'ım bu ne
korkunç olaydır ki, insanların dizlerinin
bağını çözmektedir. Onlar ise alaya alıyorlar,
ona aldırmıyorlar!
Kim bilebilir? Gayb konusu bize kapalıdır. Perdesi
gerilidir. Kimse onun ötesinde ne olduğunu bilemez. Bu
ürperten ve insanın aklını başından alan
olay bir kaç adım yakında olabilir! Akıllı
olan insan ondan sakınandır. Bu gerilmiş perdenin
arkası için her an hazırlık yapan,
hazırlanandır!
73- Kuşku yok ki senin Rabb'in insanlara karşı lütufkârdır,
ama onların çoğunluğu O'na şükretmezler.
Kusurlu ve günahkar oldukları halde onlara zaman
tanınması, azaplarının geciktirilmesi ile yüce
Allah'ın onlara karşı nasıl lütufta bulunduğu
ortaya çıkmaktadır. Allah bu şekilde onların
tevbe etmelerine ve doğru yola yönelmelerine bir fırsat
daha tanımış olmaktadır: "Onların
çoğunluğu O'na şükretmezler." Allah'ın
bu lütfuna karşılık şükretmezler. Sadece
alay ederler. Azabın acele gelmesini isterler. Kendi
sapıklıklarına dalıp giderler. Hiç düşünmezler.
74- Kuşku yok ki, senin Rabb'in onların gerek içlerinde
sakladıkları ve gerekse açığa vurdukları
tüm duyguları bilir.
Kendilerine süre tanıyan, azaplarını geciktiren
O'dur. Halbuki O, onların kalplerinin gizlediklerini de,
dillerinin ve eylemlerinin açığa çıkardıklarını
da bilmektedir. Yani bu bile bile bir zaman tanımadır. Lütfen
bir süre vermedir. Onlar bundan sonra kalplerinin
gizlediklerinden ve açığa vurduklarından hesaba
çekileceklerdir.
Bu bölüm, yüce Allah'ın eksiksiz,
kuşatıcı yerde ve gökte hiçbir şeyin
kendisinden gizlenemediği bilgisini ortaya koyarak sona
eriyor.
75- Göklerdeki ve yeryüzündeki bütün bilinmezler, tüm sırlar
mutlaka apaçık kitapta yer alır.
Düşünce ve hayal yerde ve gökte dolaşıyor.
Gayble ilgili her şeyi, her sırrı, her gücü,. her
haberi izliyor. Bunların hepsi Allah'ın bilgisi ile
sınırlıdır. Uzakta olan hiçbir şey onun
dışında kalmıyor. Gayble ilgili hiçbir
şey de kaybolmuyor. Surenin tümünde ilim üzerinde yoğunlaşılıyor.
Ona pek çok işaretler yapılıyor. İşte bu
işaretlerden biri de surenin kendisiyle
noktalandığı bu işarettir.
Yüce Allah'ın sınırsız ilimlerinde
söz edilmesi nedeniyle Kur'an'da
İsrailoğulları'nın ayrılığa düştüğü
konulara kesin çözümlerin getirildiğine değiniliyor.
Zira Kur'an, Allah'ın kesin ilminin bir parçasıdır.
Bu, yüce Allah'ın ayrılığa düşenlere ne
türden bir lütufta bulunduğuna ve sorunlarına
nasıl çözüm getirdiğine de bir örnektir. Ayrıca
bu, Peygamberimiz için bir gönül alma, bir teselli mesajı
olduğu gibi kendisi ile onlar arasında son hükmünü
vermesi için onları Allah'a havale etmesi gerektiğini
bildiren bir direktiftir de: