41- Sonra yanındakilere dönerek "Tahtı kraliçenin
tanımayacağı şekilde değiştirin!
bakalım onu tanıyabilecek mi, yoksa tanımayacak
mı? dedi. "
Yani tahtının en belirgin özelliklerini, işaretlerini
değiştirin. Bakalım bu değişikliklere
rağmen hatırası ve dikkatliliği onu
tanımasına neden olur mu yoksa onu başka tahtlarla
karıştırıp bu değişiklik nedeniyle
onu tanıyamaz mı?
Herhalde Hz. Süleyman ona tahtını sorarak
zekasını ve yeteneğini ölçmek istiyordu... Sonra
birden, kraliçenin geldiği sahneye geçiliyor.
KRALİÇE İMAN EDİYOR
42- Kraliçe gelince kendisine: "Bu senin tahtın
mıdır? diye soruldu. O da dedi ki; "Sanki odur.
Zaten bu mucizeden önce bize bilgi verilmiş ve biz senin çağrına
boyun eğmeye hazırlanmıştık. "
Bu büyük bir irkiliştir. Burada kraliçenin aklına
bir şey gelmiyor. Yurdundaki kilit altında,
muhafızların korumasında bulunan kendi tahtı
nerede sultan Süleyman'ın başkenti olan Kudüs nerede?
onu nasıl buraya getirebilirler? Kim onu getirebilir?
Fakat bunca değişikliklere ve farklıklara
rağmen taht yine kraliçenin tahtıdır.
Sonunda zekice ve usta bir dille ifade edilen
cevabını veriyor: "Sanki odur" Ne benim
diyor, ne de benim değil diyor. Bu ilginç olay karşısında
ileri görüşlülüğünü ve keskin zekâsını
ortaya koyuyor.
Burada anlatımda bir boşluk var. Sanki ona,
irkilmesine neden olan bu olayın sırrı haber
verilmiş ve o da şöyle demişti: "Ben daha
önceden, yani Hz. Süleyman'ın hediyeyi reddedip onunla görüşmeyi
kabul ederken iman edip müslüman olmaya karar verdim. Zaten bu
mucizeden önce bize bilgi verilmiş ve biz senin çağrına
boyun eğmeye hazırlanmıştık."
Bundan sonra ayetlerin akışı kraliçeyi,
Hz. Süleyman'ın mektubu geldiği sırada Allah'a
iman etmesinden ve İslam'a girmesinden alıkoyan sebebi açıklamaya
geçiyor. Bunun sebebini kâfir bir toplumda yetişmesine
bağlıyor. Güneşe ve bunun gibi Allah'ın
yaratıklarına tapınılan bir ortam, o'nun
Allah'a tapmasına engel olmuştu. Nitekim
kıssanın başında buna değinilmişti:
43- O'nu, Allah'ı bir yana bırakarak
taptığı putlar doğru yola girmekten
alıkoymuştu. Çünkü kafir toplumun bir üyesi idi.
Hz. Süleyman, kraliçeye beklenmedik bir olay daha hazırlamıştı.
Şimdiye kadar ki ayetlerin anlatımı onu açıklamamıştı.
Kraliçenin gelişinden önce hazırlanan ilk sürpriz
olaya değindiği sırada bundan söz etmemişti.
Bu ise Kur'an'ı Kerim'in hikâye anlatımında
kullandığı başka bir özelliktir.