O

Naziat

O

   

6- o gün bir sarsıntı sarsar.

7- Ardından bir başka sarsıntı gelir.

8- O gün kalpler titrer.

9- Gözler korkudan aşağı kayar.

10- Diyorlar ki: "Biz yine eski halimize döndürülecek miyiz?

11- Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha?

12- Öyle ise bu, ziyanlı bir dönüştür" dediler.

13- Doğrusu bir tek çığlık yetecektir.

14- Hepsi hemen bir düzlüğe dökülecektir.

Ayet-i kerimede geçen racife kavramının dünya olduğu belirtilmiştir. Çünkü başka bir surede geçen bir ayette şöyle denilmektedir: "Yer ve dağlar sarsıldığı gün." (Müzzemmil 14) Radife ise göktür, denilmiştir. Çünkü gök evrendeki alt üst sırasında yeri izler ve onun peşinden gelir, yarılır, yıldızları dağılıp saçılır.

"Racife"nin yeri, dağları ve tüm canlıları sarsan, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ın diledikleri dışında herkesi bayıltıp öldüren birinci çığlık olduğu, "Radife"nin ise insanları tekrar dirilten ve bir araya toplayan ikinci çığlık olduğu da söylenmiştir. (Nitekim Zümer suresinin 68. ayeti bu konuda delil olmaktadır). ister bu ister diğeri olsun, artık insanın kalbi sarsılmayı, titremeyi, korku ve çalkantıyı hissetmiş durumdadır. Korku, ürperti ve irkilme ile sarsılmıştır. Sükunet ve rahattan tamamen uzak o günkü korkunun, kalbler üzerinde ne kadar etkili olduğunu anlamaya hazır duruma gelmiştir. "O gün kalpler titrer. Gözler korkudan aşağı kayar." sözünün gerçekliğini kavramış ve hissetmiştir.

Bu kalbler büyük sıkıntı içindedir. Apaçık bir şaşkınlık içindedir. Korku ürperti, irkiliş ve burukluk her yanlarını bütünü ile kaplamıştır. İşte sarsacak olanın sarstığı ve peşinden diğerinin geldiği o günde meydana gelecek olan budur. İşte "Andolsun söküp çıkaranlara. Hemen çekip alanlara. Yüzüp gidenlere. Yarışıp geçenlere. Derken işi düzenleyenlere!" ifadelerindeki yeminin asıl amacı da bu gerçeği ortaya koymaktır. Bu sahnenin bıraktığı etki girişin içeriği ile bütünlük sağlamaktadır. Surenin bundan sonraki akışı, onların kabirlerden kalktıkları zamanki şaşkınlıklarından ve Hayretlerinden söz etmektedir.

"Diyorlar ki: `Biz yine eski halimize döndürülecek miyiz? Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"

Onlar birbirlerine soruyorlar: Biz tekrar hayata mı döndürülecek, ilk yaşamama mı geri geleceğiz? Arap dilinde "recea fi hafıretihi" denir. Yani geldiği yola tekrar döndü. Onlar bu şaşkınlıkları ve Hayretleri içinde soruyorlar Geldikleri yoldan hayata dönmelerini Hayretle karşılıyorlar. Rüzgarın içinden geçebileceği kadar çürümüş, delik deşik olmuş kemikler haline geldikten sonra. Bu nasıl olabilir? diyerek korkularını ve dehşetlerini dile getiriyorlar.

Herhalde onlar ayılıyorlar. Ya da basiretleri açılıyor. Bunun tekrar hayata dönüş olduğunu, fakat bu hayatın başka bir hayat olduğunu anlıyorlar. Bu dönüşün kendileri için bir yıkım ve ceza olduğunu hissediyorlar. Bu nedenle şöyle diyorlar:

"Öyle ise bu, ziyanlı bir dönüştür' dediler."

Bu onların hesaba katmadıkları bir durumdur. Hiçbir azık hazırlamamışlardır. Orada onların hiçbir payları olmaz.

Burada, bu sahnenin karşısında, Kur'an'ın akışı var olan bir gerçeği dile getirerek devam ediyor:

"Doğrusu bir tek çığlık yetecektir. Hepsi hemen bir düzlüğe dökülecektir."

Ayet-i kerimede geçen "zecra" çığlık demektir. Fakat surenin diğer sahneleri ile bu sahnenin havası uyum sağlasın diye bu sert ve katı sözcükle ifade edilmektedir. "Sahire" ise parlayan beyaz yer demektir. Burası mahşer yeridir. Biz mahşerin nerede kurulacağını bilemeyiz. Onunla ilgili haberleri ancak inandığımız doğru kaynaktan alabiliriz. Kesin sağlam olmayan ve garanti edilmeyen şeyleri ona ilave etmeyiz.

Kur'an'ın diğer ayetlerine dayanarak buradaki tek çığlığın kıyametteki ikinci çığlık, diriliş ve mahşer çığlığı olduğunu söyleyebiliriz. Bu ifade hızlıca geçilmiştir. Zaten onun kendisi de hızlılığı çağrıştırmaktadır. Çünkü surenin tamamı da bu türden bir hızlılığı ve korkuyu telkin etmektedir. Korku dolu kalblerdeki bu titreyiş, nabzın hızlı atışıyla paralellik arzetmektedir. Akışın tüm hareketlerinde , tüm işaretlerinde ve her mesajında bu uyum göze çarpmaktadır.

Bundan sonra surenin akışı ve vurgusu yeni gelen bölümdeki hikayelerin havası ile uyum sağlasın diye biraz yumuşamaktadır. Burada Hz. Musa ile Firavun arasında geçen olaylar ve bu zorba adamın azdığında ne tür bir sona hazırlandığı, nasıl bir sonla karşılaştığı dile getirilmektedir.

 

 

O

 

O