O |
Mü´minün
|
O |
|
SOMUT KANITLAR
78- Gözü, kulakları ve gönülleri yaratıp size
veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
79- Sizi yeryüzüne yerleştiren O'dur ve O'nun huzurunda
toplanacaksınız.
80- Sizi yaratan ve öldüren O'dur. Gecenin ve gündüzün
birbirini izlemesi O'nun uygulamasıdır. Hiç düşünmeyecek
misiniz?
Şayet insan, kendi yaratılışını,
organik yapısını, kendisine verilen duyu ve
organları, bahşedilen yetenek ve güdüleri gereği
gibi inceleyip düşünecek olursa, kesinlikle Allah'ı
bulur. Onun biricik yaratıcı olduğunu
kanıtlayan bu mucizelerin kılavuzluğu ile O'na
doğru yol alır. Çünkü Allah'ın
dışında hiç kimse bu olağanüstü yaratılışı
büyük, küçük hiçbir varlıkta gerçekleştiremez.
Örneğin sadece şu kulak, nasıl çalışır?
Sesleri nasıl algılar ve nasıl ayırır
birbirinden? Sonra şu göz kendi kendine nasıl görür?
Işıklar ve şekilleri nasıl algılar? Sonra
şu kalp denen şey nedir? Nasıl kavrar?
Eşyayı, şekilleri, anlamları, değerleri,
duygu ve düşünceleri nasıl değerlendirir?
Sırf bu duyu ve güçlerin özelliklerini, çalışma
şekillerini öğrenmek insanlık aleminde mucize düzeyinde
bir keşif olarak nitelendirilmektedir.
Yaratılışları ve yapıları itibariyle
insanın içinde yaşadığı evrenin
özellikleriyle bu tarzda bir ahenk nasıl
oluşmuştur. Bu ahenk öylesine ince planlanmış
ki, evrenin veya insanın tabiatına olan
oranlarından biri bozulacak olursa duyu ve organlar
arasındaki bağ kopacaktır. Kulak hiçbir sesi, göz
hiçbir ışığı
algılayamayacaktır. Ne var ki, her şeyi düzenleyip
yönlendiren güç, insanın yapısı ile insanın
içinde yaşadığı evrenin yapısı
arasında bir ahenk oluşturmuştu. Duyu ve organlar
arasındaki bağ bu şekilde
sağlanmıştır. Buna rağmen, insan, nimete
karşılık şükretmez. "Ne kadar az
şükrediyorsunuz." Şükür, nimeti vereni
bilmekle, O'nun sıfatlarını üstün saymakla başlar.
Sonra sadece O'na kulluk etmekle somutlaşır. O birdir,
sanatındaki izler O'nun birliğine şahitlik
etmektedir. Ardından duyu ve güçlerin hayat ve nimetlerden
zevk almada kullanılması gelir, ama kulluk edenin, her
hareketinde, her zevkinde Allah'ı düşünmesi, O'na
şükretmesi şartıyla.
"Sizi yeryüzüne yerleştiren O'dur."
Size kulak, göz ve kalp bahşettikten sonra, sizi yeryüzüne
halife yapan, bu halifelik için zorunlu olan yetenek ve enerjiyi
veren O'dur. "Ve O'nun huzurunda toplanacaksınız."
Bu halifelik, görevini yerine getirirken yaptığınız
iyilik ve kötülükler, yapıcılık ve
bozgunculuklar,'hidayet ve sapıklıklar hususunda sizi
sorgulayacaktır. Çünkü siz boşuna
yaratılmamışsınız, başı
boş bırakılmamışsınız. Tamamen
bir hikmet, bir plan ve bir kader doğrultusunda
yaratılıp yeryüzüne halife kılınmışsınız.
"Sizi yaratan ve öldüren O'dur." Hayat
ve ölüm, her an meydana gelen iki olaydır. Ama Allah'dan
başka hiç kimse öldürme ve yaratma gücüne sahip değildir.
Örneğin -yaratıkların en üstünü olan- insan bir
tek hücrede hayatı meydana getirme gücünden yoksundur. Aynı
şekilde herhangi bir canlının hayatına gerçek
anlamda son verme gücünden de yoksundur. Hayatı
bahşeden kimse, sırrını da O bilir.
Hayatı verip alma gücüne O sahiptir. İnsanlar
hayatın yok edilmesine kimi zaman aracı ve sebep
olabilirler. Fakat gerçekte canlıyı hayattan yoksun
bırakan onlar değildirler. Yoksa yaratan ve öldüren
Allah'dır. O'ndan başkası değil.
"Gecenin ve gündüzün birbirini izlemesi O'nun uygulamasıdır."
Ölüm ve hayatın peşpeşe meydana gelmesi gibi,
gece ile gündüzün birbirinin ardından geçip gitmesini
yönlendiren O`dur. Bu yetki ve güç O'na aittir. Gece ve
gündüzün bu tarzda gerçekleşmesi tıpkı ölüm
ve hayat gibi evrensel bir yasadır. Ölüm ve hayat ruhlara
ve bedenlerle ilgiliyken, gece ve gündüz, evren ve uzayla
ilgilidir. Canlı bir varlıktan hayat unsurunu çekip çıkardığı
zaman, bedeni sönüp hareketsiz kaldığı gibi, yeryüzünden
aydınlığı giderip sönük ve hareketsiz kalmasını
da gerçekleştirir. Sonra hayat ve ışık ortaya
çıkar. Ölüm ve karanlığın yerini bunlar
alır. Bu düzen Allah dilemedikçe aksamadan, kesintiye uğramadan
sürüp gider... "Hiç düşünmeyecek misiniz?"
Bütün bunları planlayan yaratıcıya, hayat
ve evreni yönlendirme işine tek başına sahip olan
ortaksız hükümrana şahitlik eden bunca
kanıtı düşünüp kavramıyor musunuz?
MÜŞRİKLERİN ÇİRKİN SÖZLERİ
Kendilerine sunulan bunca kanıttan ve ayetten sonra,
ölümden sonra diriliş ve hesaplaşma konusunda neler söylediklerini
anlatmak için surenin akışı onlara hitap etmeyi,
onlarla tartışmayı bırakıyor,
onların sözlerini aktarıyor.
|
|
O |
|
O |
|