Bu insanlar arasında katı kalpli, Allah'dan habersiz,
ahiret gerçeğini yalanlayan bir zümrenin genel niteliğidir.
Hz. Peygambere -salât ve selâm üzerine olsun- karşı
koyan müşrikler de bu zümredendirler.
Musibet anında, zarara uğrama sırasında
boyun bükmek, yakarmak Allah'a dönmenin, O'ndan başka bir
sığınak, bir korunak
olmadığının bilincine varmanın
kanıtıdır. Kalp bu tarzda Allah'a
bağlandığı an, incelir, yumuşar.
Uyanır, gerçekleri algılar. İşte bu
duyarlılık kalbi gafletten ve zilletten koruyan, onu gözetleyen
bir bekçidir. Bu durumda kalp imtihandan yararlanır,
musibetten ders alır, olumlu sonuçlar çıkarır.
Fakat buna rağmen sapıklığını sürdürür
çirkefte bocalamaya devam ederse, artık ondan ümit kesilir,
düzelmesi beklenmez. Ahiret azabı ile başbaşa
bırakılır. Bu azaba beklemediği bir
sırada yakalanınca elleri çaresizlikten yana düşer,
karamsarlığa kapılır, şaşkına döner,
kurtuluş ümidini yitirir.