O |
Mü´minün
|
O |
|
62- Biz herkese taşıyabileceği kadar yük
yükleriz. Bizim katımızda, gerçeği olduğu
gibi söyleyen bir kitap vardır. Onlara asla
haksızlık edilmez.
Yüce Allah insanların kapasitelerine ilişkin kesin
bilgi uyarınca belirler sorumlulukları.
İnsanları yapabildikleri şeylerden hesaba çeker.
Güç yetiremeyecekleri şeyi yüklemek veya yaptıkları
bir şeyi geçersiz saymak suretiyle onlara haksızlık
etmez. Yaptıkları her şey "gerçeği söyleyen"
bir defterde yazılıdır ve hesapları ona göre
yapılır. Bunları eksiksiz olarak ve açıkça
ortaya koyar. Çünkü Allah hesapları en iyi şekilde görür.
Gafillerse, hiçbir şeyin farkında değiller,
çünkü kalpleri haktan sapmıştır. Onun diriltici
aydınlığını
algılamamıştır. Çünkü başka
şeylerle oyalanmaktadır, bir bataklıkta çırpınıp
durmaktadır. Nihayet dehşetle yüz yüze gelirler, acıklı
bir azap görürler, bununla birlikte azarlanıp
horlanırlar.
63- Fakat kâfirlerin kalpleri, mü'minlerin bu davranışlarından
tamamen habersizdir. Onların, bunlar dışında,
birtakım kötü işleri var ki, sürekli olarak onlarla
meşguldürler.
64- Ama onların azılı
elebaşlarının yakasına azabımızla
yapıştığımızda hemen feryadı
basarlar.
65- "Bugün boşuna feryad etmeyiniz, bizden
yardım göremeyeceksiniz. "
66- "Vaktiyle ayetlerimiz size okunduğunda yüzünüzü
arkanıza çevirirdiniz. "
67- "Ayetlerimize dudak bükerek gizli toplantılarınızda
saçmalıyordunuz. "
İçinde bulundukları durumu
bırakmamalarının nedeni, insanın gücünü aşan
bir sorumluluk yüklenmiş olmasından değildir.
Asıl neden, kalplerinin sapıklık içinde yüzmesi,
Kur'anın getirdiği gerçeği görmemesidir. Sonra
onlar Kur'anın belirlediği hareket metodunun
dışında bir yol izlemektedirler. "Onların,
bunlar dışında, birtakım kötü işleri
var ki," ardından, birdenbire beklenmedik bir felâketle
karşı karşıya kalışlarını
sergileyen sahne canlandırılıyor. "Ama
onların azılı elebaşlarının
yakasına azabımızla
yapıştığımızda hemen feryadı
basarlar." İnsanlar
arasında en fazla eğlenceye dalanlar, sapıtanlar,
sonucu düşünmeden sorumsuz bir hayat sürdürenler
kendilerine verilmiş bol nimetlerden dolayı
şımaranlardır.
İşte bakın onlar, kendilerini
kıskıvrak yakalamış olan azap
karşısında şaşkına dönmüş,
avazları çıktığı kadar
bağırıp feryat ediyorlar. Yardım istiyorlar,
merhamet dileniyorlar. (Bu durum, daha önceki
şımarıklıklarına, gafletlerine, büyüklük
taslamalarına, gurura kapılmalarına
karşılıktır). Sonra bakın, şimdi de
eziyet görüyorlar, azar işitiyorlar. "Bugün boşuna
feryad etmeyiniz, bizden yardım göremeyeceksiniz."
Artık sahne karşımızdadır. Onlar
eziyet görüyor, azar işitiyorlar. Kurtuluştân ümit
kesiyorlar, yardım görebilecekleri biri de yok. Bunun yanında
daha önce sapıklıklarına dalıp gittikleri
hayatları hatırlatılıyor kendilerine. "Vaktiyle
ayetlerimiz size okunduğunda yüzünüzü arkanıza
çevirirdiniz."
Size okunanlar bir tehlikeymiş, siz de ondan kaçıyormuşsunuz
gibi, ya da hoş olmayan, bir şeyden
sakınıyormuşsunuz gibi geri geri kaçıyordunuz.
Bu gerçeği kabullenmiyor, büyüklük taslıyordunuz.
Buna ek olarak bir de Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun-
ve onun getirdiği gerçeği duyduğunuzda kötü
sözler söylediğiniz, gece toplantılarınızda
çirkin laflar edip, ona hakaret ederdiniz. Geceleri Kâ'be'deki
putların etrafında halka oluşturup
toplandıkları zaman ağızlarından çirkin
ve kaba sözler dökülürdü. İşte Kur'an bu
tavırlarından dolayı hesaba çekilişlerini bir
sahne şeklinde canlandırıyor. Onlar feryad edip,
yardım istiyorlar. Fakat onlara o çirkin gece toplantıları,
o pis konuşmaları hatırlatılıyor. Ama
olay öylesine canlandırılıyor ki, şu anda
meydana geliyormuş gibi seyrediyorlar, olayı
yaşıyorlar. Bu da kıyamet sahnelerini gözle
görülen realite gibi canlandıran Kur'anın eşsiz
ifade tarzının örneklerinden biridir.
Müşrikler meclislerinde gece toplantılarında
Hz. Peygambere -salât ve selâm üzerine olsun- ve Kur'an-ı
Kerim'e saldırırlarken cahilliğin neden olduğu
büyüklük kompleksinin somut birer örneğiydiler. Bu tipler
gerçeğin değerini anlayamazlar, çünkü bunların
basiretleri kapanmıştır, birer kördürler bunlar.
Gerçeği alay konusu etmek, eğlenmek hatta itham etmek için
ele alırlar. Bu tiplere her zaman rastlanır. Arap
cahiliyesi her zaman ve her yerde görülen çeşitli cahiliye
düşünce ve toplumlarının yalnızca bir örneğidir.
Şu anda da vardır, bundan sonra da varolacaktır
cahiliye.
NEDEN İNKÂR YOLU
Surenin akışı, onları ahirette gerçekleşen
azarlanma sahnesinden alıp yeniden dünyaya getiriyor; o
tuhaf tutumlarının nedenini sormak
şaşırtıcılığını
vurgulamak için... Güvenilir peygamberin kendilerine sunduğu
gerçeğe inanmalarına engel olan neydi? İçlerini
kemiren kuşku neydi ki doğru yola giremediler? Gerçeğe
sırt çevirmelerinin, gece toplantılarında kötü
sözler sarfetmelerinin gerekçesi neydi? Oysa Hz. Peygamberin
kendilerine sunduğu katışıksız gerçekti,
onları doğru yola iletmek istiyordu. ,
|
|
O |
|
O |
|