O |
Mü´minün
|
O |
|
105- Ayetlerimiz size okunduğunda onları
yalanlıyordunuz, öyle değil mi?
Bu soruyu işittikten sonra kendilerine konuşma izni
verildiğini, isteklerini ifade etmelerine müsaade edildiğini
sanıyorlar? Suçlarını itiraf etmelerinin
ricalarının kabulünde etkili olacağını düşünmüş
olmalılar.
106- Cehennemlikler derler ki; "Ey Rabb'imiz, kötü
arzularımıza yenik düşerek sapık bir topluluk
olduk. "
107- "Ey
Rabb'imiz, bizi buradan çıkar, eğer eski tutumumuza dönersek
biz gerçekten zalim oluruz. "
Bu itirafta acı ve bedbahtlık unsuru ön plana çıkmaktadır...
Fakat onlar hadlerini aşmış, terbiyesizlik
yapmış gibiler. Çünkü onlara soruya cevap vermenin dışında
bir şey söyleme izni verilmemiştir. Daha doğrusu,
bu soru kınamak için sorulmuş, bu soruya cevap
vermeleri istenmemiştir. Bu
yüzden çok sert
ve acı bir azar işitiyorlar.
108- Allah, der ki; "Kesin sesinizi ve sürünün orada;
bana bir şey söylemeyin. "
Susun, konuşmayın, basit ve
aşağılık kimseler gibi kesin sesinizi.
Çünkü siz, şu anda içinde bulunduğunuz
acıklı azabı, aşağılayıcı
bedbahtlığı haketmişsiniz.
109- Hani vaktiyle kullarımın bir bölümü `Ey
Rabb'imiz, biz sana inandık, bizi affeyle, bize merhamet et,
sen merhamet edenlerin en iyisisin' diyorlardı. "
110- ".Siz onları alaya alıyordunuz. Sonunda bu
tutumunuz beni anmayı size unutturdu, artık onlara hep gülüyordunuz.
"
Sizin suçunuz sadece .kâfir olmanız değildir.
Sadece kâfir olmanız bile büyük bir suçtur, ama siz
beyinsizlikte ve küstahlıkta o kadar ileri gittiniz ki,
Rabb'lerinden bağışlanma ve merhamet dileyen mü'minleri
alaya aldınız, onlara güldünüz. Bu da sizi Allah'ı
hatırlamaktan alıkoydu. Sizi, varlık aleminin
sayfalarına serpiştirilmiş iman
kanıtlarını düşünmekten, onları etüd
etmekten uzaklaştırdı. Şimdi bakın
bakalım bugün siz nerdesiniz, o alaya aldığınız,
üzerlerine güldüğünüz kimseler nerdedir?
111- "Bugün ben onlara sabretmelerinin karşılığını
verdim, şimdi onlar kurtuluşa, mutluluğa
ermişlerdir. "
Bu sert ve aşağılayıcı
karşılıktan nedenlerinin açıklanmasından
ve bu açıklamaların içerdiği rezil edici,
ayıplayıcı ifadelerden sonra yeni bir diyalog
başlıyor.
112- Allah, cehennemliklere der ki; "Siz yeryüzünde kaç
yıl yaşadınız?"
Hiç kuşkusuz yüce Allah yeryüzünde kaç yıl
kaldıklarını biliyor. Ama bu sorunun amacı
yeryüzünü küçümsemek, günlerini azımsamaktır.
Nitekim onlar bu kısa hayata karşılık ebedi
hayatı satmışlardı. Ama onlar şimdi o
hayatın kısalığını, önemsizliğini
çok iyi anlıyorlar. Ümitsizliğe kapılıyor,
canları sıkılıyor. Bu yüzden dünyada kaldıkları
günlerin hesabını yapamıyor, ne kadar
kaldıklarını söyleyemiyorlar.
113- Cehennemlikler derler ki; "Orada ya bir gün, ya da
bir günden daha az yaşadık, saymış olanlara
sor. "
Bu cevap sıkıntının, ümitsizliğin,
karamsarlığın, çaresizliğin ifadesidir.
Onlara şu cevap verilir. Siz şu anda
karşılaştığınız hayata oranla
çok kısa bir süre kaldınız. Eğer iyi
değerlendirebilirseniz bunu anlarsınız.
114- Allah, onlara der ki; "Orada az bir süre kaldınız.
Keşki bunu vaktiyle bilmiş olsaydınız. "
Sonra yeniden onların rezil edilmelerine, ahireti
yalanlamalarına karşılık olarak
azarlanmalarına dönülüyor. Bu arada ilk yaratılıştan
itibaren gözetilen gizli hikmet kendilerine gösteriliyor.
115- Sizi boşuna yarattığımızı ve
huzurumuza döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?
Ölümden sonra dirilişin hikmeti,
yaratılışın hikmetinin gereğidir.
İlk defa yaratılış gerçekleşirken
dirilişin hesabı da yapılmış, meydana
gelmesi planlanmış, hedefi belirtilmiştir.
Ölümden sonra diriliş, varoluş evrelerinin zinciri içinde
bir halkadır. Varoluş bu halka ile olgunluğun
zirvesine ulaşır, bununla tamamlanır. Bu gerçeğin
ancak, basiretleri körelmiş, önlerine perdeler gerilmiş,
beyinsizler farkında olmaz. Bunlar yüce Allah'ın
yaratılışta gözettiği büyük hikmet
üzerinde düşünmezler. Oysa bu hikmet evrenin sayfalarında
son derece belirgindir. Varlık bütününün her yanına
serpiştirilmiştir.
EGEMENLİK ALLAH'INDIR
Ve bu "İman" suresi, imanın en başka
gelen ilkesinin vurgulanması ile sona eriyor. Allah'ın
birliği ilkesinin yerleştirilmesi ile noktalanıyor.
Bu arada surenin başında yeralan mü'minlerin kurtuluşa
erdiklerine ilişkin açıklamaya karşılık
surenin sonunda Allah'a ortak koşanların
uğradıkları büyük zarar duyuruluyor. Bunun yanında
rahmet ve bağışlama istemek üzere Allah'a
yönelinmesi isteniyor. Çünkü O merhamet edenlerin en
merhametlisidir.
|
|
O |
|
O |
|