Evet inkar edenler ve Allah'ın ayetleri hakkında
ileri-geri konuşarak tartışan, hatıl-saçma
şeyleri savunarak onunla gerçeği örtmeye çalışanlar
vardır. Fakat bunların hiçbiri gerçeğe
ulaşmak için uğraşmamaktadır. Gerçeği
çarpıtmakta, amaçlı yaklaşmakta, büyüklük
taslamakta veya demogoji yapmaktadır.
Kimileri Firavun ve benzerleri gibi bir azgın
oldukları için Allah'ın apaçık mucizeleri
hakkında tartışmaktadır.
İktidarının, tahtının elinden
alınmasından korkmaktadır. Zira bu tür zalimlerin
tahtı, hakkın karşısında duramayacak olan
efsanelere dayanmaktadır. Hakkın temeli ise tek olan
ilahlık gerçeğinin sağlam biçimde yerleşmesidir.
Kimileri iktidara yönelik bir ideolojik görüş sahibi
oldukları için Allah'ın ayetleri hakkında
tartışmaktadırlar. Mesela komünizm gibi. Bu
ideoloji, insanların gönüllerinde ilahi olan inanç gerçeği
yerleştiğinde dağılmaktadır. Zira o,
insanları yere yapıştırmak ve kalplerini
midelerine ve bedenlerinin ihtiraslarına, arzularına
bağlamak istemektedir. İnsanları, kendi
ideolojilerine kulluk yapsınlar, liderlerine tapsınlar
diye Allah'a tapmaktan uzaklaştırmaktadırlar!
Kimileri de -orta çağda kilise tarihinde
yaşandığı gibi- din adamlarının
baskısı ile mücadele ederken Allah'ın gerçek
ayetlerini de silip-süpürmektedir. O bu baskıdan kurtulmak
istemektedir. Hedefini şaşırarak kilisenin
adına insanların köleleştirildiği
ilahını red etmektedir.
Daha bunun gibi nice sebepler vardır. Yalnız
fıtratın mantığı bu tür tartışmalardan
tiksinir. Varlığın vicdanında özünde sağlam
yer eden ve her tür tartışmaya rağmen yüce Allah'ın
mucizelerinin dile getirdiği değişmeyen gerçeği
kabul eder!
Surenin en sonunda ise şu kuvvetli dokunuş yer
alır: