66- Ey Muhammed! De ki: "Sizin, Allah'ı
bırakıp da kulluk ettiklerinize kulluk etmek bana yasak
kılınmıştır. Zira bana Rabbimden belgeler
gelmiştir. Ben, alemlerin Rabbine teslim olmakla emrolundum."
Allah'ın ayetlerinden yüz çevirip, O'nun bağışlarını
inkar edenlere söyle ki: Senin onların Allah
dışında çağırdıklarına tapman
yasaklanmıştır. Onlara de ki: Bu iş bana yasak
oldu. Ve ben de onu bitirdim. "Zira bana Rabbimden
belgeler gelmiştir." Yani elimde belge var. Ve ben
buna inanmışım. Bu belgenin hakkıdır ki,
ben ona kanaat getireyim, onu tasdik edeyim sonra gerçek olan
sözü açıklıyayım. Allah'tan
başkasına kulluğu sona erdirmek -ki bu red
etmektir- ve Alemlerin Rabbine teslim olmakla -ki bu da
kabul etmektir-
yani
bu iki yönü ile ancak inanç sistemi tamamlanmış olur.
Dış dünyadaki ayetleri böylece gözden geçirdikten
sonra şimdi de yüce Allah'ın insanın iç dünyasına
yerleştirdiği ayetlerinden birini sergilemektedir. Bu da
insan hayatı ve onun geçirdiği evrelerle ilgili olan
mucizedir. Bu hayat bir giriş yapılarak, Allah'ın
önünde hayat gerçeğinin tümünün nasıl
olduğunu açıklamaktadır:
67- Sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra kan pıhtısından
yaratan; sonra erginlik çağına ulaşmanız,
sonra da yaşlanmanız için sizi yaşatan O'dur.
Kiminiz daha önce öldürülür, kiminiz de belirlenmiş süreye
ulaşırsınız. Belki artık düşünürsünüz.
İnsanın yaratılışı konusunda
insan biliminin ulaşmadığı konular vardır.
Zira bu konuların bazıları insanın
varlığından önce vardı. Bunun yanında
insanın yaratılışı konusunda insanın
gördüğü ve gözlemlediği konular da vardır.
Ancak insanlar bu konularda Kur'an'ın indirilişinden
asırlar sonra yeni yeni bilgi sahibi olmaktadırlar.
İnsanın topraktan yaratılışı,
insanın varlığından önce söz konusu olan bir
gerçektir. Toprak bu yeryüzünde bütün hayatın temelidir.
İnsanın hayatı da topraktandır. Bu harika
olayın, dünya tarihinde ve hayat tarihinde çok önemli olan
bu gelişmenin nasıl meydana geldiğini Allah'tan
başkası bilemez. Bundan sonra insanların çiftleşme
yoluyla çoğalmalarına gelince bu da erkeklik hücresi
olan nutfenin (spermanın) yumurtacıkla
buluşması, birleşmesi ve ikisinin rahimde embriyo
şeklinde yerleşmeleri gerçekleşmektedir. Ceninlik
aşamasının sonunda çocuk, ilk hücrenin yapısında
çok büyük değişimler ve gelişimler gösterdikten
sonra dünyaya gelir. Eğer ceninin ana rahminde geçirdiği
bu aşamaları güzel bir biçimde incelersek bu aşamaların
çocuğun doğumundan ölümüne kadar geçirdiği ve
ayeti kerimelerin çocukluk, yaklaşık olarak otuz
yaşlarına rastlayan olgunluk ve ihtiyarlık gibi
bazı önemli aşamaları üzerinde durduğu
merhalelerden daha karmaşık ve daha büyük olduklarını
görürüz. Bunlar, zayıflığın iki tarafı
arasında kuvvetliliğin en zirvede olduğunu
somutlaştıran aşamalardır.
"Kiminiz
daha önce öldürülür." Bu
aşamaların hepsine veya bir kısmına
yetişmeden... "Kiminiz de belirlenmiş süreye
ulaşırsınız." Belirlenmiş,
bilinen bir süredir bu. Bir an dahi ne ondan ileri gidebilir ne
de geri kalabilirsiniz. "Belki artık düşünürsünüz."
Embriyonun ve yeni doğan çocuğun yolculuğunu
izlemede, bu her iki yolculuğun gösterdiği güzel
yaratmayı ve güzel oranlamayı-dengelemeyi düşünmekte
aklın rolü gerçekten çok büyüktür.
Embriyonun geçirdiği değişim süreci gerçekten
ilginç ve düşündürücüdür. Biz bu değişimin
çoğu aşamalarını tıbbın, özellikle
cenin biliminin gelişmesinden sonra öğrendik. Fakat
Kur'an-ı Kerim'in bundan yaklaşık ondört asır
önce bu kadar incelikle ceninden (embriyodan) bahsetmesi hayli
dikkat çekmektedir. Akli başında olan bir insanın
bu olgu karşısında durup düşünmeden adam akıllı
bir değerlendirme yapmadan geçip gitmesi imkansızdır.
Ceninin ve çocuğun geçirdiği gelişim süreci
hangi toplum içinde yaşarsa yaşasın ve akli
olgunluğun hangi aşamasında bulunursa bulunsun
beşeri duygu üzerinde etkili olmakta ve insanın kalbine
dokunmaktadır. Her kuşak kendi bilgisi oranınca ve
şartlarına göre bu dokunuşun etkisini yüreğinde
hissetmektedir. Kur'an bu dokunuşla insanlığın
bütün nesillerine hitap etmektedir... Onlar da bu dokunuşu
hissetmektedirler... İster ona olumlu karşılık
versinler ister olumsuz!
Bunun hemen ardından diriltme ve öldürme gerçeğine,
yaratma ve yoktan var etme gerçeğine bir arada yer
verilmektedir.