61
- Allah
O'dur ki, geceyi içinde istirahat etmeniz için (serin ve karanlık)
gündüzü de işinizi görmeniz için aydınlık
yaptı.
Şüphesiz Allah, insanlara lütufkârdır fakat
insanların çoğu şükretmezler.
Geceleyin sükunet her canlı için zorunludur. Her canlının
ertesi gün tekrar hayata hareketli başlaması için canlı
olan hücrelerinin içinde rahata kavuşacağı
karanlık bir zaman diliminin olması şarttır.
Bu sükunetin elde edilmesi için sırf uyku yeterli
değildir. Gecenin olması da lazımdır.
Karanlıklar gerekmektedir. Sürekli olarak
ışıkta kalan hücreler sükunetin zorunlu olan payını
alamadıkları için aşırı derecede yorulur
ve dokuları bozulur.
"Gündüzü işinizi görmeniz için aydınlık
yaptı."
Bu şekildeki bir ifade, tasvir edici ve
somutlaştırıcı bir ifade biçimidir. Sanki
gündüz bakabilen ve görebilen bir canlıdır.
Aslında gündüzleri görebilenler insanlardır ama gündüzün
genel niteliği aydınlık ve görünme olduğu için
böyle ifade edilmiştir.
Gece ile gündüzün böyle yer değişmesi nimet içinde
nimettir. Eğer bunlardan biri sürekli olsaydı hatta
bunlardan biri şimdi olduğundan bir kaç kat uzun olsaydı,
hayat yok olurdu. Bunun için Kur'an-ı Kerim'in gece ile gündüzün
ardarda gelişini insanların çoğunun şükretmediği
bir nimet olarak ortaya koymasında garip bir şey yoktur.
Bu iki evrensel (doğal) olaydan sonra Kur'an-ı Kerim
bu iki olayı yaratanın ancak ilah olabileceğini ve
bu ulu ismi hak edebileceğini belirtmektedir:
62- İşte her şeyin yaratıcısı
Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan başka ilah yoktur.
Nasıl da aldatılıp döndürülüyorsunuz?
İnsanların yüce Allah'ın elini her şeyde görüp,
eşyanın varlığına bakarak aklın
kesin ölçüleriyle O'nun her şeyin
yaratıcısı olduğunu öğrenip, hiç
kimsenin bunları yarattığını iddia
edemeyeceğini, hiçbir yaratıcı olmadan
onların var olduklarını söylemenin de tutarlı
olamayacağını kavradıktan sonra... Evet
bunların hepsini anladıktan sonra Allah'ı
tanımamaları ve O'na iman etmemeleri gerçekten
ilginçtir. Gerçekten hayret edilecek bir olaydır."Nasıl
da
aldatılıp döndürülüyorsunuz?"
Fakat ne yazık ki, birtakım insanlar bu apaçık
gerçekten böylece yüz çevirmişlerdir. Tıpkı
Kur'an'la ilk defa muhatap olan insanların
yaptıkları gibi. Bu tutum her zaman da böyledir.
Sebepsiz, delilsiz, belgesiz bir tavırdır bu:
63- Allah'ın ayetlerini bile bile inkar edenler böylece
döndürülüyorlardı.
Şimdi ayetlerin seyri gece ve gündüz ayetlerinden
yeryüzünün kendi özüne geçmekte onun bir yerleşim
alanı olduğunu, göğe değinmekte ve onun da
bir bina olarak kurulduğunu dile getirmektedir:
64- Sizin için yeri durak, göğü bina eden, size
şekil verip de, şeklinizi güzel yapan, sizi temiz
şeylerle rızıklandıran Allah'tır.
İşte Rabbiniz olan Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne
yücedir.
Yeryüzü daha önce öz olarak bazılarına
değindiğimiz pek çok uygun şartlardan dolayı
insanın hayatı için en uygun yerdir. Gök ise,
oranlamaları, uzaklıkları, hareketleri ve dönmeleri
değişmeyen bir yapıdır. Bu nedenle insan
hayatı için istikrarı ve
devamlılığı garanti etmektedir. Nitekim insan
bu koca varlığın içinde hesabı kitabı
yapılmış ve bu evrenin yapısında
değeri biçilmiş bir varlıktır.
Göğün ve yerin inşası, daha önce bazı
önemli sırlarına işaret ettiğimiz biçimde,
insanın yaradılışına ve temiz
rızıklarla beslenmesine bağlanmaktadır. "Size
şekil verip de şeklinizi güzel yapan, sizi temiz
şeylerle rızıklandıran Allah'tır."
Bu mucizelerden ve bağışlardan sonra,
öncekilere olduğu gibi, şu ifade yer almaktadır:
"İşte Rabbiniz Allah budur. Bütün alemleri
yaratan Allah ne yücedir!" Yaratan, takdir eden, idare
eden, sizi gözeten ve mülkünde size bir yer belirleyen bu Allah
işte o sizin Rabbinizdir.
"Allah,
ne yücedir". Bereketi
ne büyük ne çoktur! "Alemlerin Rabbidir!" Tüm
alemlerin Rabbi.
65
- O
diridir. O'ndan başka ilah yoktur. Dini yalnız O'na has
kılarak O'na yalvarın. Övgü, alemlerin rabbi Allah
içindir.
Evet, diri olan yalnız O'dur. Sonra elde edilmeyen,
yaratılmayan, başlangıcı ve sonu olmayan, geçici
ve perdeli olmayan değişme ve başkalaşım
göstermeyen hayatın sahibi O'dur. Hayat kendisindendir. Hiçbir
varlığın bu özelliklere sahip hayatı yoktur.
O'nu eksik sıfatlardan tenzih ederiz. Yegane hayat sahibi
O'dur.
İlahlıkta tek olan da O'dur. Zira yegane hayat sahibi
yalnız O'dur. Öyleyse tek diri O'dur: Allah.
Bu mucizeler, bağışlar ve onları izleyen
yorumlar önünde ve birlik gerçeği, ilahlık gerçeği
ve Rabblik gerçeği ile insanın iç dünyasının
dolduğu anların en hararetlisinde Hz. Peygamber'e
direktif veriliyor. Hemşehrilerinin Allah
dışında çağırdıklarına
tapmasının yasaklandığını, alemlerin
Rabbi olan Allah'a teslim olmakla emrolunduğunu insanlara açıklamasını
isteyen bir direktiftir bu.