Eğer insan kendi gerçek kimliğini ve bu
varlığın gerçeğini kavrasaydı... Görevini
öğrenip onu mükemmel biçimde yerine getirip onun sınırlarını
zorlamaya çalışmasaydı... Kendisinin
varlığın yaratıcısının emriyle
ve kendisinden başka kimsenin bilmediği takdirine uygun
olarak yaratılan ve onun emrine bağlı olan
sayısız varlıklardan sadece birisi olduğuna
tam kanaat getirseydi... Görevinin de bu varlığın
yapısı içindeki gerçekliğiyle orantılı
olduğunu anlasaydı... Evet eğer insan bunların
hepsini anlasaydı gönül huzuruna kavuşacak ve rahat
edecekti. Sakinleşecek ve alçak gönüllü olacaktı.
Hem kendi iç alemiyle hem de etrafını kuşatan
evrenle barış içinde yaşayacaktı. Allah'a
boyun eğecek teslim olacaktı.
"Sen Allah'a sığın. O şüphesiz işitendir,
görendir."
Kibirlenmenin karşısına Allah'a
sığınmanın konulması onun çok çirkin ve
çok korkunç bir hareket olduğunu göstermektedir. Çünkü
insan ancak kötülük ve eziyete sebep olması beklenen
çirkin ve korkunç şeylerden Allah'a
sığınır. Kibirde bunların hepsi de
vardır. Kibir, sahibini yorduğu gibi etrafındaki
insanları da yorar. Hem içine girdiği göğsü hem
de diğer insanların göğsünü daraltır,
rahatsız eder. Nereden bakılırsa bakılsın
kibir, gerçekten kendisinden Allah'a sığınılması
gereken bir kötülüktür.
"O şüphesiz işitendir, görendir."
İşitir ve görür. Çirkin olan kibir de
görülebilen hareketlerde işitilebilen sözlerde somutlaşan
bir eylemdir. Bu nedenle insan, işini işiten ve gören
Allah'a havale etmelidir. Allah onu istediği şekilde
idare eder.
Sonra bu koca evrende insanın gerçek konumu ortaya
konuyor. İnsanların gözleriyle gördükleri, sade bir
görmekle dahi muhteşem büyüklüklerini kavradıkları,
gerçekliğini öğrendikten sonra onları daha güzel
biçimde ele aldıkları Allah'ın bazı
yaratıkları ile
karşılaştırıldığında
insanın ne kadar cılız ve küçük kaldığı
belirtiliyor:
Gökler ve yeryüzü insanın gözleri önüne serilmiştir.
İnsan onları görür, kendisini onlarla karşılaştırabilir.
Ancak insan oranların ve boyutların gerçeğini,
hacimlerin ve kuvvetlerin gerçeğini "öğrendiğinde"
büyüklük taslamaktan vazgeçer, küçülür, güçsüzlüğünü,
cılızlığını
kavradığından eriyip bitecek hale gelir. Yüce
Allah'ın kendisinin bünyesine yerleştirdiği ve bu
nedenle onu onurlandırdığı o yüce özü düşündüğünde
evet işte ancak bunu düşündüğünde bu korkunç
ve koca evrenin büyüklüğü önünde yine de ayakta
kalabilir.
Gökleri ve yeri yıldırım hızı ile gözden
geçirmek dahi insanın bu gerçeğe ulaşması için
yeterlidir.
Üzerinde yaşadığımız bu dünya, güneşin
büyük uydularından biridir. Dünyanın kütlesi güneşin
kütlesinin milyonda üçü kadardır. Hacmi ise güneşin
hacminin milyonda birinden azdır.
Güneş ise bize yakın olan ve içinde yer aldığımız
saman yolunda yer alan yüz milyon güneşten sadece birisidir.
Bugüne kadar insanlık bu saman yollarından yüz milyon
tanesini keşfetmiştir. Bunların hepsi korkunç genişlikteki
uzaya serpiştirilmişlerdir. Ama yine de orada kaybolur
gibi olmuşlardır!
İnsanların keşfettikleri basit ve küçücük
bir alanı kapsamaktadır. Evrenin bütünü içinde
bunların sözünü etmeye bile değmez.
İnsanların bu keşfettikleri bütüne oranla o kadar
küçük olmasına rağmen sırf düşünülmesi
dahi insanın başını döndürecek genişlikte
ve korkunçluktadır. Bizimle güneş arasındaki
uzaklık doksan üç milyon mil kadardır. Yani o, bizim küçük
dünya gezegenimizin aile reisidir. Hatta o -tercih edilen görüşe
göre- bu küçük dünyanın anasıdır. Bizim dünyamız
anasının kucağından bu uzaklıktan daha
uzağa gitmemiştir: Doksanüç milyon mil.
Güneşin bağlı olduğu (Galaksiye) saman
yoluna gelince, onun çevresi yüz milyon yıl kadardır...
Işık yılı... Işık yılı ise,
altıyüz milyar mili ifade eder! Zira
ışığın saniyedeki hızı yüzseksen
altı bin mildir!
Bizim saman yolumuza en yakın Galaksi ise, bizden yediyüzelli
bin ışık yılı kadar
uzaklıktadır.
Bir daha hatırlatıyoruz ki, bu uzaklıklar, bu
boyutlar ve bu hacimler basit olan insan biliminin şu ana
kadar keşfettikleridir. İnsanların bu bilimi itiraf
ediyor ki, bu keşfettikleri şu uçsuz bucaksız
evrenin ancak küçük bir parçasıdır.
"Göklerin ve yerin yaratılması, insanların
yaratılmasından daha büyük bir