22- Çünkü onlar öyle kimselerdir ki, elçileri onlara açık
belgeler getirdiği halde kabul etmemişlerdi. Bu yüzden
Allah onları yakaladı. Zira O üstündür, cezası
çetin olandır."
Ana hatları özet halinde veren bu işaretten sonra
arap müşriklerinden daha önce yaşayan güç ve uygarlık
alanında kendilerinden çok ilerde oldukları halde yüce
Allah'ın günahları yüzünden kıskıvrak
yakaladığı toplumlardan bir örnek veriliyor. Bu
toplum Firavun, Karun, Haman ve onlarla birlikte olan zorbaların,
azgınların oluşturduğu toplumdur.
Hz. Musa kıssasının burada sergilenen bölümü
değişik durumları ve manzaraları
sunmaktadır. Kıssa Hz. Musa'nın Firavun ve
kabinesine Peygamberlik mesajını sunmasıyla
başlayan ahirette, onların ateşte birbirleriyle
çekişmeleriyle sona eriyor. Bu uzun bir yolculuktur.
Yalnız surenin akışı bu yolculuğun sadece
belli "aşamalarını" seçerek veriyor.
Bunlar da kıssanın bu bölümünün bu surede anlatılmasındaki
amacı ortaya koymaya yetiyor:
23- Andolsun biz Musa'yı ayetlerimizle ve apaçık
yetki ile gönderdik.
24- Firavun'a, Haman'a ve Karun'a gönderdik. "Bu yalancı
bir büyücüdür" dediler.
İşte bu ilk karşılaşmadır: Bir
tarafta Hz. Musa, yanında Allah'ın ayetleri ve haktan
destek alan elindeki manevi güç, öbür tarafta Firavun, Haman
ve Karun. Yanında tutarsız ve güçsüz olan batılları,
somut-maddi güçleri ve büyük etki sahibi gerçekle karşılaşmasından
korktukları makamları... İşte bu ilk
karşılaşmada onlar gerçeği etkisiz hale
getirmek için gerçeğe dayanmayan sahte bir yönteme başvuruyorlar:
"Bu yalancı bir büyücüdür" dediler.
Surenin akışı bu tartışmadan sonra
meydana gelen olayları özet halinde veriyor. Hz. Musa'nın
büyücülerle mücadelesi/müsabakası ve onların saçma
temellere dayalı oyunlarını bozan,
uydurdukları şeyleri yutuveren gerçeğe iman
etmeleri anlatılmıyor. Bu olaylardan sonraki
aşamaya geçiliyor:
25- "Musa, onlara katımızdan hakkı
getirince: "Onunla beraber inananların
oğullarını öldürün, kadınlarını
sağ bırakın!" dediler. Fakat kafirlerin
tuzağı hep boşa çıkar."
Daha ayet tamamlanmadan onların bu sözlerine şöyle
cevap veriliyor:
"Kafirlerin
tuzağı hep boşa çıkar."
Bu, katı yürekli kaba kuvvetin delil karşısında
aciz düştüğünde, kesin kanıtlar onu
aşağıladığında,
yapısındaki gücü, netliği ve açıklığı
ayrıca fıtrata hitap edişi, fıtratın ona
kulak verip mesajlarını kabul etmesi ile hakkın
üstün gelmesinden korktuğu her yerde başvurduğu
değişmez mantığıdır. Nitekim Hz.
Musa'yı ve yanında bulunan gerçeği alt etmek için
derlenip getirilen büyücüler bu gerçeğe kulak vermiş
onu kabul etmiş ve zorbanın biri olan Firavun'a
karşı bu gerçeğe iman edenlerin ilklerine dönüşmüşlerdi.
Firavun'a, Haman'a ve Karun'a gelince onlar şöyle demişlerdi:
"Onunla beraber iman edenlerin oğullarını
öldürün, kadınlarını sağ bırakın."
Firavun daha önce de -Hz. Musa'nın doğduğu
sıralarda- buna benzer bir yasa çıkartmıştı.
Bu ilk yasadan sonra meydana gelen olaylar konusunda iki ihtimal
bulunmaktadır:
Birinci ihtimal:
Bu
yasayı çıkaran Firavun ölmüştü. Onun yerine oğlu
veya veliahdı geçmişti. Söz konusu yasa bu yeni
dönemde uygulanmıyordu. Hz. Musa Peygamber olarak
geldiğinde, daha veliahd iken kendisini tanıyan, sarayda
yetiştiğini ve İsrailoğullarının
erkeklerinin öldürülmesi, kızlarının ise
sağ bırakılmasına ilişkin önceki yasayı
bilen yeni Firavun ile
karşılaşmıştır. İşte bu
esnada Firavun'un danışmanları O'na bu önceki
yasayı sadece Hz. Musa'ya iman edenlere
uygulamasını teklif etmişler ve bu inananlar ister
büyücüler olsun isterse Firavun ve kabinesinin dehşet saçan
tepkilerine rağmen iman eden bir avuç
İsrailoğulları olsun fark etmez demişlerdir.
İkinci ihtimal: Bu yasayı çıkaran Hz.
Musa'yı evlat edinen önceki Firavun'du. Halâ tahtında
bulunuyordu. Daha önceki yasanın uygulanmasında bir süre
sonra gevşeklik gösterilmiş veya zamanı geçtiği
için uygulanması durdurulmuştu. Şimdi Firavun'un
danışmanları bu yasayı tekrar
uygulamasını öneriyorlar. Korkutma ve sindirme amacıyla
bu yasayı sadece Hz. Musa ile birlikte iman edenlere
uygulamasını söylüyorlar.
Firavun'a gelince öyle anlaşılıyor ki, onun
başka bir görüşü vardı. Veya komplo
esnasında geçici bir önerisi vardı. Yani o bizzat Hz.
Musa'nın kendisinden kurtulma ve böylece rahat etmenin
yolunu arıyordu.