13- Size mucizelerini gösteren, size gökten rızık
indiren O'dur. Allah`a yönelenden
başkası
ibret almaz.
"Ayetlerini size gösteren O'dur:'
Allah'ın
ayetleri bu varlık alemindeki her şeyde görülmektedir.
Güneşten yıldızlara, geceden gündüze, yağmura,
şimşeğe gök gürültüsüne varıncaya kadar büyük
ve geniş bir sahada... Çiçek, yaprak, hücre ve atom gibi
en küçük varlıklara varıncaya kadar her şeyde
harika bir ayet bir mucize göze çarpmaktadır. Bu harika
varlıkların dehşet verici büyüklüğü insan
onları - yoktan var etmek şöyle dursun- taklid etmeye
kalktığı zaman dahi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Bu evrende yüce Allah'ın eli tarafından yaratılan
en basit ve en küçük yaratığı bütün inceliğiyle
eksiksiz olarak taklid etmek o kadar olmayacak bir iştir ki!
"Gökten size rızık indiren O'dur". İnsanlar
gökten inen bu rızkın bir kısmı olan
yağmuru biliyorlar. Yağmur bu yeryüzünde hayatın
kaynağı yiyecek ve içeceklerin temel sebebidir. Yine bu
gökten inen rızkın kapsamında
değerlendirilmesi gereken şeylerin
bazılarını insanlar gün geçtikçe bir bir keşfetmektedirler.
Bu dünya gezegenine hayat veren ve olmadıkları takdirde
burada hayatın sona ermesine neden olacak kadar önemli olan
diriltici ışınlar da bu rızkın
kapsamında değerlendirilir. Daha çocukluk döneminden
itibaren insanlığa yol gösteren, adımlarını
doğru yola Allah'a ve O'nun sağlam olan yasasına
ileten yaşam biçimlerine doğru yol gösteren ilahi
mesajlar, Peygamberlikler de herhalde bu gökten inen rızkın
kapsamında değerlendirilmelidir.
"Allah'a yönelenlerden başkası ibret almaz".
Rabbine yönelen O'nun nimetlerini hatırlar, lütuflarını
aklına getirir, katı kalbli insanların
unuttuklarını ilahi ayetleri hatırına getirir.
Allah'a yönelmeden söz edilmesi ve bu yönelmenin kalbte
meydana getirdiği hatırlatma ve düşündürmenin
harekete geçirilmesi üzerine yüce Allah müminleri yalnız
Allah'a dua etmeleri ve yalnız O'na boyun eğmeleri, kâfirlerin
antipatilerine değer vermemeleri için yönlendiriyor:
14- Ey inananlar! Kafirlerin hoşuna gitmese de siz, dini
yalnız Allah'a halis kılarak O'na çağırın.
,
Kafirler müminlerin yalnız Allah'a boyun
eğmelerinden, sırf O'na çağırıp
başkalarına önem vermemelerinden hoşlanmazlar. Müminler
onlarla ne kadar iyi geçinseler ne kadar barış içine
girseler ve çeşitli yollarla onların gönüllerini
almaya çalışsalar da asla onları memnun edemezler.
Öyleyse müminler kendi yollarına devam etmeliler.
Yalnız Rablerine çağrıda bulunmalılar.
İnanç sistemlerini sırf O'nun ilkeleriyle
oluşturmalılar. Gönüllerini O'na bağlamalılar.
Kafirler memnun olmamış, küplere binmiş
onları ilgilendirmemelidir. Zaten onlar hiçbir zaman memnun
olmayacaklardır!
Müminlerin, kafirler hoşlanmasalar da sadece Allah'a
kulluk yapmaya yöneltildikleri bu ortamda yüce Allah'ın
bazı sıfatlarından söz ediliyor. Bu sıfatlar
arasında yüce Allah'ın şu niteliklerine yer
veriliyor:
15- Arş sahibi, varlıkların en yücesi olan
A!!ah
, kavuşma
gününü ihtar etmek için kul!arından di!ediğine
emriyle vahyi indirir.
Yalnız O noksan sıfatlardan münezzeh zattır, yücelik
sahibi. üstün makam sahibi. Yükseltilmiş ve egemen
kılınmış arşın (tahtın) sahibi.
Dilediği kullarının ruhlarına ve kalblerine
diriltici direktifini gönderen de O'dur. Bu diriltici direktif
Peygamberlik yolu ile vahiy göndermenin kinaye seklinde ifade
edilmesidir. Yalnız vahyin bu biçimde ifade edilmesi bir
taraftan bu vahyin gerçek mahiyetini açıklamakta ve O'nun
insanlık için bir ruh ve hayat olduğu belirtilmektedir.
Diğer taraftan O'nun yücelerin yücesinden seçkin kullara
inmekte olduğu ifade edilmektedir. Bunların hepsi de
Allah'ın
"Yücelik
ve büyüklük" sıfatları
ile uyum içine giren olgulardır.
Yüce Allah'ın kendi kulları arasından seçip
katından kendisine vahiy gönderdiği insanların
başlıca görevleri ise uyarmaktır.
"Kavuşma gününü ihtar etmek için.
Bugünde bütün insanlar karşılaşırlar.
İnsanlar ve onların dünya hayatında işleyip
kendilerinden önce gönderdikleri amelleri de karşılaşırlar.
Ayrıca bütün insanlar, cinler, melekler ve herkesin hazır
olacağı günde bulunması gereken bütün yaratıklar
orada karşılaşırlar. Hesap verme alanında
bütün yaratıklar Rabbleriyle de
karşılaşırlar. Yani bugün karşılaşmanın
bütün anlamları ile bir karşılaşma günüdür.
Öte yandan bugün onların örtü, koruma, göz boyama ve
aldatmadan soyutlanmış olarak ortaya çıkacakları
gündür.
16- O gün onlar meydana çıkarlar; onların hiçbir
şeyi Allah'a gizli kalmaz. "Bugün hükümranlık
kimindir?" denir. Hepsi "Gücü her şeye yeten tek
Allah'ındır" derler.
Her yerde ve her zaman onların Allah'tan gizli bir
şeyi olamaz. Yalnız onlar bugünün dışındaki
günlerde kendilerinin örtülü olduklarını,
hareketlerinin ve işlerinin gizli kaldıklarını
sanabilirler. Bugün ise onlar bütün çıplaklıkları
ile ortada olduklarını görüyorlar. Bütün ayıplarının,
suçlarının ortaya çıkarıldığını
biliyorlar. Bütün örtülerden, kuruntudan ibaret olan
örtülerden dahi soyutlanmış halde meydanda duruyorlar.
İşte o gün büyüklük taslayanlar küçülürler.
Zorbalar ve zalimler büzülürler. Bütün bir varlık
ürkeklikle ve bütün kullar tam bir gönülden teslimiyetle
huzuri ilahide dururlar. Mülkün, egemenliğin tek sahibi ise
bütün gücü ve otoritesi ile öne çıkar. Zaten o bu
konularda her zaman ortaksızdır. Bu günde ise söz
konusu gerçeklik gözle görülebilecek derecede açıklık
kazanır. Karanlıklara, gizliliklere göründükten sonra...
Bu gerçekliği her inkar eden öğrenir, her büyüklük
taslayan kavrayıp anlar. Bütün sesler kesilir. Bütün
hareketler durur. Her yüreği titreten yüce bir ses ortalığa
yayılır. Kendisi sorar, yine kendisi cevap verir. O gün
bütün bir varlık içinde ondan başka soru sorabilecek
ve cevap verebilecek kimse yoktur:
"Bugün hükümranlık kimindir?" "Gücü
her şeye yeten tek Allah'ındır."
17- Bugün herkese, kazandığının
karşılığı verilir. Bugün haksızlık
yoktur. Doğrusu Allah, hesabı çabuk görendir.
Bugün ortaya konan eylemin gerçek karşılığının
verileceği gündür. Bugün adalet günüdür. Bugün kesin
hüküm günüdür. Fırsat verme ve geciktirme yoktur bugün.
Her tarafa gerçek bir saygı ve sessizlik egemendir. Her
tarafta korku ve içten boyun eğiş hakimdir. Bütün
yaratıklar dinliyorlar ve teslim oluyorlar. Böylece mesele
biter ve hesap defterleri dürülür.
Bu manzara surenin baş tarafında Allah'ın
ayetleri hakkında tartışmalara giren insanlar
hakkında söylenen "İnkarcıların
memlekette gezip-dolaşmaları seni aldatmasın" cümlesi
ile tam bir ahenk içine girmektedir. İşte yeryüzünde
gezip dolaşmanın ve haksız yere üstünlük
taslamanın, azgınlaşmanın, büyüklenmenin,
servetin ve imkanların içinde boğulmanın sonu
budur.
Surenin akışı devam ediyor. Yüce Allah'ın
hüküm ve yargıda ortaksız olarak gösterildiği
kıyamet sahnelerinden birinde Peygamberimiz onları bugünün
azabından sakındırma konusunda yönlendiriliyor.
Daha önce bugün, hikaye biçiminde sergilenmiş ve hitap
doğrudan onlara yöneltilmemişti: