O

Mülk

O

   

22- Yüzükoyun sürünen mi, yoksa doğru yolda düpedüz yürüyen mi daha doğru yoldadır?

Yüzü koyun sürünen ifadesi ile anlatılmak istenen, ya gerçekten yüce Allah'ın kendisini yarattığı gibi normal olarak iki ayağı üzerine yürüyeceğine yüzü koyun sürünen kimsedir, ya da yolda yürürken tökezleyip yüzükoyun yere kapanan, sonra tekrar kalkan; ardından yine düşen kimsedir. Bu ikincisi de tıpkı birincisi gibi yorucu, zor ve insanın ikide bir ayağının sürçmesine neden olan bir durumdur. Ve kesinlikle hidayetle, iyilikle ve amaca ulaşma ile sonuçlanmaz. Bu durum nerede, dolambaçsız, sürçmesiz dümdüz bir yolda normal bir insan gibi dosdoğru yürüyen, hedefi de önünde açık ve belli olan birinin durumu nerede?

Birincisi, Allah'ın yolundan sapmış, O'nun yol göstericiliğinden yoksun, O'nun koyduğu evrensel yasalar sistemi ile çatışan, yarattığı varlıkların fıtratına ters düşen bedbaht ve uğursuz birinin durumudur. Bu adam hareketleri ile varlıkların öz yaratılışına ters düşmektedir. Onun gidişinden farklı bir gidiş, onun yolundan farklı bir yol tutmuştur. Bu adam sürekli tökezleyip durur, her zaman yorgun argın düşer ve sonsuza dek sapıklık içinde kalır.

İkincisi, Allah'a giden yolu bulan, O'nun yol göstericiliğinden yararlanan, imanı, hamdı ve Allah'ın yüceliğini vurgulamayı kendine şiar edinen kafilenin izlediği işlek ve kullanışlı yolda Allah'ın koyduğu evrensel yasalar sistemi doğrultusunda hareket eden mutlu ve şanslı birinin durumudur. Kuşkusuz bu yolu izleyen iman kafilesi, aralarında canlılar ve eşyalarda olmak üzere şu varlıklar aleminin oluşturduğu kafiledir.

İman esasına dayalı hayat, kolaylıktır, dengeli harekettir, doğru yolda yürümedir. Küfür hayatı ise, zorluktur, ikide bir tökezleyip düşmektir, sapıklıktır. Peki bunlardan hangisinin tuttuğu yol doğrudur? Acaba bu soruya cevap vermeye gerek var mıdır? Hiç kuşkusuz bu soruyu sormanın amacı gerçeği ifade etmek, istenen cevabı almaktır.

Kalbe şu canlı, somut ve hareketli sahneyi göstermek için soru ve cevap bir kenara bırakılıyor. Yüzükoyun sürünen veya belli bir hedefi ve tutacağı işlek bir yolu olmaksızın yürürken ikide bir tökezleyip yere kapanan grup ile, belli bir hedefe doğru, dosdoğru bir yolda, dengeli adımlarla yüksek idealler uğruna yol alan bir başka grubun yer aldığı bir sahnedir bu.

Burada Kur'an-ı Kerim'in bilinen tasvirli ifade tarzı uyarınca gerçekler somutlaştırılıyor ve tablolara hayat veriliyor"

İNSAN BU KADAR NİMETE ŞÜKRETMEZ Mİ?

Doğru yol ve sapıklıktan söz edilmişken surenin akışı yüce Allah'ın kendilerine bahşettiği doğru yola iletici araçları ve bir türlü yararlanamadıkları ve karşılığında şükür sorumluluğunu yerine getirmedikleri algılama yeteneklerine bazı duyu organlarına dikkatlerini çekiyor.

 

 

O

 

O