Yüzü koyun sürünen ifadesi ile anlatılmak istenen, ya
gerçekten yüce Allah'ın kendisini yarattığı
gibi normal olarak iki ayağı üzerine yürüyeceğine
yüzü koyun sürünen kimsedir, ya da yolda yürürken
tökezleyip yüzükoyun yere kapanan, sonra tekrar kalkan; ardından
yine düşen kimsedir. Bu ikincisi de tıpkı
birincisi gibi yorucu, zor ve insanın ikide bir
ayağının sürçmesine neden olan bir durumdur. Ve
kesinlikle hidayetle, iyilikle ve amaca ulaşma ile sonuçlanmaz.
Bu durum nerede, dolambaçsız, sürçmesiz dümdüz bir yolda
normal bir insan gibi dosdoğru yürüyen, hedefi de önünde
açık ve belli olan birinin durumu nerede?
Birincisi, Allah'ın yolundan sapmış, O'nun yol göstericiliğinden
yoksun, O'nun koyduğu evrensel yasalar sistemi ile çatışan,
yarattığı varlıkların fıtratına
ters düşen bedbaht ve uğursuz birinin durumudur. Bu
adam hareketleri ile varlıkların öz yaratılışına
ters düşmektedir. Onun gidişinden farklı bir
gidiş, onun yolundan farklı bir yol tutmuştur. Bu
adam sürekli tökezleyip durur, her zaman yorgun argın düşer
ve sonsuza dek sapıklık içinde kalır.
İkincisi, Allah'a giden yolu bulan, O'nun yol göstericiliğinden
yararlanan, imanı, hamdı ve Allah'ın yüceliğini
vurgulamayı kendine şiar edinen kafilenin izlediği
işlek ve kullanışlı yolda Allah'ın
koyduğu evrensel yasalar sistemi doğrultusunda hareket
eden mutlu ve şanslı birinin durumudur. Kuşkusuz bu
yolu izleyen iman kafilesi, aralarında canlılar ve
eşyalarda olmak üzere şu varlıklar aleminin
oluşturduğu kafiledir.
İman esasına dayalı hayat, kolaylıktır,
dengeli harekettir, doğru yolda yürümedir. Küfür hayatı
ise, zorluktur, ikide bir tökezleyip düşmektir,
sapıklıktır. Peki bunlardan hangisinin tuttuğu
yol doğrudur? Acaba bu soruya cevap vermeye gerek var
mıdır? Hiç kuşkusuz bu soruyu sormanın
amacı gerçeği ifade etmek, istenen cevabı
almaktır.
Kalbe şu canlı, somut ve hareketli sahneyi göstermek
için soru ve cevap bir kenara bırakılıyor. Yüzükoyun
sürünen veya belli bir hedefi ve tutacağı işlek
bir yolu olmaksızın yürürken ikide bir tökezleyip
yere kapanan grup ile, belli bir hedefe doğru, dosdoğru
bir yolda, dengeli adımlarla yüksek idealler uğruna yol
alan bir başka grubun yer aldığı bir sahnedir
bu.
Burada Kur'an-ı Kerim'in bilinen tasvirli ifade tarzı
uyarınca gerçekler somutlaştırılıyor ve
tablolara hayat veriliyor"
İNSAN BU KADAR NİMETE ŞÜKRETMEZ Mİ?
Doğru yol ve sapıklıktan söz edilmişken
surenin akışı yüce Allah'ın kendilerine
bahşettiği doğru yola iletici araçları ve bir
türlü yararlanamadıkları ve
karşılığında şükür sorumluluğunu
yerine getirmedikleri algılama yeteneklerine bazı duyu
organlarına dikkatlerini çekiyor.