Her an gerçekleşen bu olağanüstü olayın
sık sık gözlerimizin önünde meydana gelmesinin neden
olduğu alışkanlık yüzünden işaret
ettiği büyük gücü ve ilahi yüceliği unuturuz. Fakat
bir kuşun her iki kanadını açarak süzülüşünü,
sonra kanatlarını çırpmaya
başlamasını, sonra açık tutarak uçmaya devam
etmesini, sonra kanatlarını kapatıp yine süzülüp
gitmesi... Bu kuş her iki durumda da; genelde
yaptığı gibi kanatlarının açarak ama çırpmadan
süzülüşü ile zaman zaman yaptığı gibi
kanatlarını açmadan süzülüşü durumlarında
gayet rahat bir şekilde gök boşluğunda yüzer. Bu
kuşlar bazen öyle hareketlerde bulunurlar ki, bakanlar,
gökyüzünde halka tutma sonra ayrılma ve uçsuz bucaksız
semaya doğru süzülmenin güzelliklerinin sergilendiği
özel bir gösteriyi seyrettiklerini düşünürler.
Bu sahneyi seyretmeye, her kuşun kendi türüne özgü
hareketlerini izlemeye doymaz göz, kalp bunları düşünmekten
bıkmaz. Bu manzarayı seyretmek insanı Allah'ın
olağanüstü sanatını düşünmeye sevk etmesi
bir yana, aynı zamanda doyumsuz bir zevk verir insana. Bu
manzarada güzellik ve kusursuzluk kucak kucağadır.
Kur'an-ı Kerim insanın dikkatini bu heyecan verici
sahneye çekiyor: "Üzerlerinde kanat çırparak uçan
dizi dizi kuşları görmezler mi?" Sonra bu
sahnenin arka planındaki plana ve takdire işaret ediyor:
"Onları havada Rahman olan Allah'tan
başkası tutmuyor."
Rahmeti bol olan Allah onları evrensel yasalar sisteminin
akıl almaz ahengi ile tutuyor. Bu sistemde büyük küçük
her şey düşünülmüş, atom çekirdeğinden hücreye
kadar her şeyin hesabı yapılmıştır.
Bu yasalar sistemi birbirini bütünleyen binlerce etkeni, havayı,
kuşun yaratılışı, bir araya getiriyor,
sonuçta alışageldiğimiz bu olağanüstü
manzara ortaya çıkıyor ve aynı düzen içinde
meydana gelmeye devam edecektir.
Rahmeti bol olan Allah onları tükenmez gücü ile, her
zaman göz önünde bulunan gözetimiyle tutuyor. Bu evrensel
yasalar sisteminin sürekli işlemesini, ahenkli ve düzenli
çalışmasını sağlayan, bu sürekliliğini
koruyan işte bu güçtür, bu gözetimdir. Bu sistem Allah'ın
dilediği bir zamana kadar, bir göz açıp kapama
anı gibi kısa bir süre için dahi gevşemeden,
bozulmadan, karışmadan devam edecektir: "Onları
Rahman olan Allah'tan başkası tutmuyor." Bu dolaysız
ifade, direkt olarak bütün kuşları, bütün kanatları,
kanatlarını açarak ve açmadan gökte asılı
duruyormuş gibi süzülen bütün kuşları havada
tutan gücün Allah'ın eli olduğunu vurguluyor.
"Doğrusu O her şeyi görendir."
Her şeyi görür ve gösterir. Durumunu görür ve ona
haber verir. Bu yüzden onu durumuna ve içinde bulunduğu
şartlara göre ahenkli ve uyumlu bir şekilde
yaratır. Ona bir güç verir, beceri verir. Her şeyden
haberdar ve her şeyi gören biri olarak her şeyi her an
gözetir.
Kuşların havada durması, tıpkı
canlıların üzerindeki her şeyle birlikte uzay
boşluğunda uçan dünya üzerinde durması gibidir.
Allah'tan başka hiç kimsenin yerinde tutamadığı
diğer cisimler gibidir. Fakat Kur'an-ı Kerim
muhataplarının dikkatlerini görüp algılayabilecekleri
tüm evrensel sahnelere çekiyor. Bu sahnelerin ifade ettiği
anlamlarla, sunduğu mesajlarla gönül tellerine dokunuyor.
Yoksa Allah'ın yarattığı her şey bir
mucizedir, olağanüstüdür. Onun yarattığı
her şeyde bize yönelik bir mesaj vardır. Birtakım
gerçekleri gösteren işaretler vardır. Her kalp ve her
kuşak, yüce Allah'ın başarılı
kılması oranında ve gücünün yettiği
kadarı ile bunlardan bir şeyler kavrar, gördüklerini
becerisi ve yeteneği oranında yorumlar.
Sonra Kur'an bir kez daha kalplerini okşuyor; onları
bu sefer yerin dibine girmekten, önünde taşlar savuran
kasırgaya tutulmaktan doğan dehşet ve korkunun
egemen olduğu bir sahne ile karşı karşıya
getiriyor. Biraz önce ise onları havada güven içinde
yüzen kuşlar arasında
dolaştırmıştı. Böylece Kur'an-ı
Kerim döne döne onları değişik sahneler ve
uyarı amaçlı mesajlar arasında götürüp
getiriyor. Çünkü yüce Allah bu götürüp getirmelerin kulların
kalpleri üzerinde olumlu yönde derin etkiler bıraktığını
biliyor: