doğru yolu
bulan değişmez gerçeğe (Hakka) ulaşan ve O'na
bağlı amellerdir. Bu gerçek (Hak) öyle bir
gerçektir ki bu ameller oradan çıkmış, hakkı
korumak için ve O'na yönel inerek yapılmıştır.
Bu ameller bu nedenle kalıcıdırlar, kaybolmazlar.
Çünkü hak (gerçek) kalıcıdır, ortadan kalkmaz
ve kaybolmaz.
Şimdi şu ürpertici gerçeğin, Allah yolunda
şehide düşenlerin yaşadıkları gerçeğinin
üzerinde bir nebze duralım. Şehidlerin sağ
oldukları daha önce Bakara suresinde vurgulanmış
bir gerçektir. Nitekim yüce Allah şöyle buyuruyordu orada:
"Allah yolunda öldürülenlere sakın ölüler demeyin.
Tersine onlar diridirler. Fakat siz farkında değilsiniz."
(Bakara suresi, 154)
Fakat bu gerçek burada yeni bir biçimde sunuluyor. Bu hayat
gerçeği burada kendi yolunu tutmuş gelişme ve süreklilik
halinde sunulmaktadır. Bu öyle bir yoldur ki, bu hayat
burada dünya hayatından ayrılmış kendi yoluna,
itaat yoluna, ibadet yoluna, kendini Allah için herşeyden
soyutlama yoluna ve temizlik yoluna koyulmuştur.
"Allah onları hidayete iletecek ve
durumlarını düzeltecektir."
Yolunda öldürüldükleri Rabbleri olan yüce Allah, -şehid
düştükten sonra da- onlara hidayet va'dediyor, durumlarını
düzelteceğini garanti ediyor, ruhlarını yeryüzünün
arta kalan kirlerinden temizleyeceğini, ya da
ruhlarının duruluğunu yükselmiş
oldukları yüceler yücesinin duruluğu,
parlaklığı ve yüceliği ile ahenkli olsun diye
daha da duru hale getireceğini taahhüt ediyor. O halde
şehidlerin hayatları kendi yolunda yol alan asla
kesintiye uğramamış bir hayattır. Ne var ki
yeryüzünün gözü perdeli insanları bunu görmüyorlar.
Şehidlerin hayatları yüce Allah'ın, yani
hayatın Rabbinin yüceler yücesinde kendisinin yüklendiği,
hidayetini artırmayı, duruluğunu çoğaltmayı
parlaklığını artırmayı garanti
ettiği bir hayattır. Şehidlerin hayatı yüce
Allah'ın nuru altında her an gelişen bir
hayattır.
Ve sonunda yüce Allah onlara va'detmiş olduğu
şeyi gerçekleştiriyor.
"Onları kendilerine tanıttığı
cennete sokacaktır."
Allah'ın şehidlere cenneti tanıtmasına
ilişkin bir hadis vardır. Bu hadisi İmam Ahmed Müsned'inde
nakleder ve der ki:
Dimeşkli Nemir oğlu Zeyd, İbn-i Sevban'dan,
Sevban Mekhul'den, Mekhul Merre oğlu Kesir'den, Kesir de Cüzam'lı
Kays'dan (Ki sahabe olmak şerefine ermiş birisidir)
nakleder. Kays der ki: Resulullah: "Şehide altı
özellik bahşedilir. Daha kanından ilk damla dökülür
dökülmez bütün günahları bağışlanır,
cennetteki yerini görür, güzel ve iri gözlü hurilerle
evlendirilir, en büyük korkudan ve kabir azabından emin
olur, kendisine iman elbisesi giydirilir." der. Bu hadisi
İmam Ahmed tek başına rivayet etmiştir. Ancak
bu anlama yakın başka bir hadis daha rivayet
etmiştir. Bu ikinci hadiste de şehidin cennetteki yerini
göreceği açıkça belirtilmektedir. Bu hadisi Tirmizi
kitabında yazmış İbn-i Mace de: "Hadis
sahihtir" demiştir.
İşte bu, yüce Allah'ın kendi yolunda şehid
düşenlere cennetini tanıtmasıdır.
İşte cennet, sürüp giden hidayetlerinin dünyadan ayrıldıktan
sonra yeniden hallerinin düzeltilmesinin, orada Allah'ın
katında hayatlarının hidayetlerinin ve düzeltilmelerinin
son aşaması demektir.