O

Mücadele

O

   

14- Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Bile bile yalan yere yemin ediyorlar.

15- Allah onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Gerçekten onların yaptıkları şey çok kötüdür.

16- Yeminlerini kalkan yapıp Allah'ın yoluna engel oldular. Onlar için küçük düşürücü azap vardır.

17- Onların ne malları, ne de evlatları kendilerini Allah'a karşı koruyamaz. Onlar ateş halkıdır. Orada ebedi kalacaklardır.

18- Allah'ın onların hepsini yeniden dirilteceği gün, dünyada şu yemin ettikleri gibi, Allah'a da yemin ederler. Kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar. İyi bilin ki onlar gerçekten yalancıdırlar.

19-Şeytan onları istila etmiş, onlara Allah'ı anmayı unutturmuştur. Onlar şeytanın taraftarlarıdır. İyi bilin ki şeytanın taraftarları mutlaka kaybedenlerdir.

Allah'ın gazabına uğramış olan yahudilerle dostluk kuran münafıklara bu şekilde yoğun saldırılar yapılması gösteriyor ki onlar müslümanlara karşı köklü,büyük çaplı tuzaklar kuruyor, müslümanların en azılı düşmanlarıyla onlara karşı komplolar hazırlıyorlardı. Yine bu ayetler gösteriyor ki artık bu dönemde islamın gücü genişlemişti. Münafıklar artık bu güçten korkuyorlardı. Hz. Peygamber ve mü'minler ile karşılaşıp yüzleştiklerinde Cenabı Allah'ın onların planlarına ve komplolarına ilişkin verdiği bilgiler kendilerine söylendiğinde yalan yere yemin ederek kendilerinin söylediği sözleri ve tezgahladıkları komploları inkara kalkışıyor, yalan yere yemin ettiklerini bile bile bir de yemin ediyorlardı. Onlar bu yeminlerle karanlık planlarının ortaya çıkarılması halinde uğrayacakları cezadan kendilerini korumaya çalışıyorlardı. "Yeminlerini kalkan edindiler." Yani onları siper edindiler. Böylece Allah'ın yolunu kapatmak için hilelerine, tuzaklarına devam ediyorlardı.

Yine Allah bu ayetler aracılığıyla onları defalarca tehdit etmektedir: "Allah onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Onların yaptıkları şey gerçekten çok kötüdür." "Onlar için aşağılayıcı bir azap vardır." "Onların ne malları ne de evlatları kendilerini Allah'tan koruyamaz. Onlar ateş halkıdır Orada ebedi kalacaklardır."

Onların kıyamet günündeki durumlarını da aşağılanmış, horlanmış bir halde tasvir etmektedir. Burada onlar insanlara yemin ettikleri gibi Allah'a da yemin ediyorlar: "Allah'ın onların hepsini yeniden dirilteceği gün dünyada size yemin ettikleri gibi O'na da yemin ederler". Bu da gösteriyor ki ikiyüzlülük onların iliklerine kadar işlemiştir. Kıyamet gününe kadar onlardan ayrılmayacaktır bu karekter. Hatta kalplerin derinliklerindeki ve göğüslerin içindeki gizliliklere varıncaya kadar herşeyi bilen yüce Allah'ın huzurunda bile bu ikiyüzlülükten kurtulamayacaklardır. "Onlar bir şeye dayandıklarını zannediyorlar." Halbuki onlar boşluktadır. Hiçbir şeye dayanmıyorlar. Hiçbir şeye!

Ardından onları değişmeyen köklü, yalancılık damgasıyla damgalıyor: "Dikkat edin, iyi bilinki onlar gerçekten yalancıdırlar."

Sonra onların bu durumlarının nedenini açıklıyor. Zira şeytan onları büsbütün emri altına almıştır: "Onlara Allah'ı anmayı unutturmuştur." Allah'ı unutan kalp ise bozulur kötülüğe yataklık eder. "Onlar şeytanın taraftarlarıdır." Onlar şeytana karşı samimidirler. Onun sancağı altında yer alırlar. Onun adına çalışırlar. Onun amaçlarını gerçekleştirirler. O ise katıksız kötülüktür. Sonuçta katıksız ziyana uğrayacaktır. "İyi bilinki şeytanın taraftarları mutlaka kaybedenlerdir.

Bu gerçekten şiddetli, sert bir saldırıdır. Onların düzenbaz halleriyle, aldatıcı düşmanlıklarıyla, müslümanlara karşı planladıkları kötülüğe, eziyete ve bozgunculuğa tamimiyle uygun düşmektedir. Müslümanların kalplerini ise huzura kavuşturmaktadır. Yüce Allah onların yerine gizli olan düşmanlarına bu şekilde yoğun saldırılar düzenlemektedir.

Bu münafıklar yahudileri umut bağlanan ve kendilerinden korkulan bir güç kabul ederek onlara sığındıklarından ve onlardan destek bekleyip, onlarla işbirliği yaptıklarından yüce Allah da müslümanların onlardan umutlarını kesmelerini istiyor. Allah düşmanlarına zilleti ve yenilgiyi, Peygamberine ve kendisine ise galibiyeti ve hakimiyeti verdiğini açıklıyor:

 

 

O

 

O