12- Ey iman edenler! Peygamber ile gizli (özel) bir şey
konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan
önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve
daha temizdir. Şayet sadaka verecek bir şey
bulamazsanız, Allah bağışlayan, esirgeyendir.
Nitekim Hz. Ali bu ayeti uygulamıştır. Rivayet
edildiğine göre onun bir dinarı vardı. Onu
bozdurarak dirheme çevirdi. Ne zaman bir iş için Hz.
Peygamberle yalnız görüşmek isterse bir dirhemini
sadaka olarak veriyordu. Fakat bu iş müslümanlara zor
gelmeye başladı. Yüce Allah da bunu biliyordu. Zaten
emir de amacına ulaşmıştı. Müslümanlar
artık arzu ettikleri başbaşa görüşmenin
önemini kavramışlardı. Bu nedenle yüce Allah bu
yükü üzerlerinden aldı.
Bundan sonra gelen ayet buradaki yükümlülüğü kaldırdı.
Onları ibadetlere, kalbi düzelten itaatlere yöneltti:
13- Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermenizden
korktunuz mu Çünkü yapmadınız. Allah sizi affetti.
Artık namaz kılın, zekat verin, Allah'a ve Resulüne
itaat edin. Allah yaptıklarınızı haber
alandır.
Bu iki ayette ve onların iniş sebeplerini açıklayan
rivayetlerde müslüman topluluğun bilinç ve ahlâk, düşünce
ve yaşantının küçük büyük her konusunda eğitilmesi
için gösterilen çabanın, verilen önemin bir türünü
görüyoruz.
Şimdi surenin akışı yahudileri dost edinen
münafıklara yöneliyor. Onların bazı
durumlarını ve tutumlarını tasvir ediyor.
Onları yaptıklarının deşifre edilmesiyle
ve kötü akibete uğratılmakla tehdit ediyor. Her tür
önleme rağmen islam çağrısının ve müslümanların
zaferinin kaçınılmaz olduğu bildiriliyor: