O

Mücadele

O

   

7- Göklerde ve yerde olanları, Allah'ın bildiğini bilmiyor musun? Üç kişi gizli konuşsa mutlaka dördüncüsü O'dur. Beş kişi gizli konuşsa mutlaka altıncısı O'dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunursalar bulunsunlar mutlaka O onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah, herşeyi bilendir.

Ayet-i Kerime yüce Allah'ın kapsamlı ve derin ilmiyle başlıyor. Yerde ve göklerde ne varsa hepsini istisnasız bildiğini belirtiyor. İnsanın kalbini göklerin derinliklerine ve yeryüzünün dört bucağına götürüyor. Her tarafa uzanan, bütün boyutları kuşatan, herşeyi içine alan genişlikteki Allah'ın ilmiyle birlikte... Küçük büyük, gizli-açık ve bilinen-bilinmeyen herşeyi içine alan derin ilmine değinerek bağlıyor.

Ardından yavaş yavaş göklerin derinliklerinden, dünyanın uçlarından, bucaklarından toparlanarak, yaklaşarak ve yoğunlaşarak geliyor... geliyor... Muhataplara ulaşana kadar. İlahi ilmin, kalpleri titreten bir tablosu ile muhatapların kalplerine dokunuyor:

"Üç kişi gizli konuşsa mutlaka dördüncüsü O'dur. Beş kişi gizli konuşsa mutlaka altıncısı O dur. Bundan az veya çok olsalar ve nerede olurlarsa olsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir."

Aslında bu bilinen bir gerçektir. Yalnız bu gerçek derin etki bırakabilecek biçimde güzel sözlerle ifade edilmiştir. Bu kalpleri bir keresinde ürperti ve korku ile titreten, bir keresinde ise sevgi ve dostlukla dolduran bir tablodur. İnsanın kalbini yüce dost olan Allah'ın huzurunda kendisinden geçirmektedir. Nerede üç kişi yalnız kalsa dördüncülerinin Allah olduğunu hissederler. Nerede beş kişi yalnız kalsa altıncılarının Allah olduğunu hissederler. Nerede iki kişi gizli konuşup fısıldaşsa Allah oradadır! Nerede daha çok kişi buluşsa yine oradadır Allah!

Bu hiçbir kalbin ürpermeden ve titremeden sakin bir biçimde karşılayabileceği, onu etkilenmeden karşılamaya güç yetirebileceği bir hal değildir... Rabbinin, dostunun huzurunda duran bir kalp yerinde durabilir mi? Bu aynı zaman-da yüce ve ürpertici heybeti olan Allah'tır çünkü. Hangi kalp Allah'ın huzurunda sakin durabilir? "Nerede olurlarsa olsunlar Allah onlarla beraberdir."

"Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir."

Bu da sarsan ve titreten başka bir dokunuştur. Hiç kuşkusuz yüce Allah'ın dinlemesi ve hazır bulunması dahi ürpertici bir olaydır. Bu dinleme ve hazır bulunmadan sonra hesaba çekme ve cezalandırma sözkonusu olduğunda acaba durum ne olur? İnsanlar gizlice fısıldaştıkları ve gizlenmek için tenha ve kuytu yerlere çekildikleri her şey kıyamet gününde şahidlerin huzurunda ortaya dökülecek ve herkesin hazır olup katıldığı bugünde yüce Allah onları yüceler aleminde haber verecek olsa durum ne olur?

Ayet-i Kerime başladığı gibi yine genel bir tablo ile sona eriyor: "Allah herşeyi bilendir: '

İşte bu şekilde bir tek ayette değişik üsluplar kullanılarak ilahi ilmin hakikatı kalplere yerleştiriliyor. Bu değişik üsluplar sözkonusu gerçeği insanın kalbine daha derin biçimde yerleştiriyor. Bu üslupları kullanarak değişik yollardan ve mesafelerden insanın kalbine ulaşıyor.

Yüce Allah'ın her yerde hazır olduğu, herşeye şahid olduğu gerçeğinin böylesine etkileyici, ürpertici tablolar halinde verilerek derinlemesine insanın kalbine yerleştirilmesi, münafıkları tehdit edecek ayetlerin bir girişi niteliğindedir. Münafıklar Medine'de Hz. Peygambere ve müslüman topluluğa karşı oyunlar, komplolar tezgahlamak için aralarında gizli toplantılar yapıyorlardı. Ayrıca burada onların kuşku ve tereddüt içindeki hallerine hayret edilmektedir:

 

 

O

 

O