Onlar bu halleriyle nimet cennetlerine değil, suçların
barınağı olan kavurucu cehennem ateşine
girerler.
Yoksa onlar, inkar ettikleri, peygamberi
yalanladıkları, Kur'an'ı dinleyip te tuzaklar
kurmak için kafa kafaya verdikleri halde Allah katında büyük
bir saygınlıklarının mı olduğunu ve
Allah'ın terazisinde ağır bastıkları için
bütün bunlardan sonra halâ cennete gireceklerini mi sanıyorlar?
Onlar neden yaratıldıklarını biliyorlar.
Bildikleri o basit sudan yaratılmışlar.
Kur'an-ı Kerimin olağanüstü ifadesi, kırıcı
tek bir sözcük kullanmadan, yaralayıcı tek bir ifadeye
yer vermeden üstü kapalı ve derin uyarıyla
ruhlarına dokunduğu gibi, bir anlamda
gururlarını da törpülüyor, kibirlerini de kırıyor.
Öte yandan bu çarpıcı işaret, onların
asıllarının basitliğini, önemsizliğini
ve değersizliğini de kusursuz bir biçimde tasvir ediyor.
Kafir olmalarına ve kötü davranışlar
sergilemelerine rağmen hala nasıl nimet cennetine
gireceklerini umabiliyorlar? Üstelik onlar neden yaratıldıklarını
da biliyorlar. Delil oluşturacak hiç bir değerleri
yoktur Allah katında. Kavurucu ateş ilave nimet cenneti
ile ilgili adil cezasını etkileyecek, yasasını
bozmasına neden olacak kadar önemli değildirler.
Basitliklerini, küçük ve önemsiz oluşlarını
iyice vurgulamak, gururlarını kırmak için, ayet-i
kerime yüce Allah'ın onlardan daha iyi kimseleri
yaratabileceğini ve onların Allah a karşı
gelemeyeceklerini, dolayı siyle hakkettikleri bu
acıklı azabı gideremeyeceklerini dile getiriyor: