120- Göklerin,
yeryüzünün ve her ikisinde bulunan tüm varlıkların
egemenliği Allah'ın tekelindedir. O'nun herşeye gücü
yeter.
Etrafında önce
büyük fırtınaların
koparıldığı o büyük iftira meselesiyle ve
Allah'ın tek başına ilmiyle, tek başına
ilahlığıyla, tek başına kudretiyle
ağırlığını koyduğu, tüm
peygamberlerin kendisine sığındıkları,
her şeyin emrini ona havale ettiklerini, Meryemoğlu
İsa'nın da kendi işini ve kavminin durumunu O'na
havale ettiği üstün iradeli hikmet sahibi Allah'ın
üstünlüğünü ortaya koyan büyük sahne ile uyum sağlayan
bir sondur bu. "Göklerin,
yeryüzünün ve her ikisinde bulunan tüm varlıkların
egemenliği onun tekelindedir. Ve onun her şeye gücü
yeter."
Bu son "Din"den
söz eden ve onu yalnız Allah'ın şeriatına
uyma, yalnız O'ndan direktif alma, baskısının
hükümleriyle değil, O'nun gönderdiği hükümlerle
hükmetme şeklinde somutlaştıran sürenin muhtevasıyla
da tamamen bağdaşan bir sondur bu .. O öyle bir
hakimdir ki göklerin, yeryüzünün ve her ikisinde bulunan tüm
varlıkların egemenliği O'nundur. O öyle bir
hüküm sahibidir ki, her meselede hüküm verme yetkisi yalnız
O'nundur. "Allah'ın
indirdikleriyle hükmetmeyenler ise kafirlerin ta kendileridir"
(Maide Suresi, 44)
Bu dava tek bir davadır...
İlahlık davasıdır. Tevhid davasıdır.
Allah'ın . hükümleriyle hükmetme davasıdır.
Çünkü ancak bu şekilde ilahlık makamı bire
indirgenebilir. Ancâk bununla tevhid akidesi gerçekleşebilir.