34- Kıyamet vakti hakkındaki bilgi ancak
Allah'ın katındadır. Yağmuru
yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse
yarın ne kazanacağını bilemez ve hiç kimse
nerede öleceğini bilemez. Her şeyi bilen
ve her şeyden haberi olan yalnız Allah'dır.
Allah insanların sürekli uyanıklık, beklenti ve
hazırlık çabası içinde olmaları için kıyametin
zamanını, kendisinden başkasının
bilmediği gayblerden kılmıştır.
Dolayısıyla insanlar onun ne zaman geleceğini
bilmiyorlar. Belki de onlara, herhangi bir anda azık edinmek
ve kıyamet hazırlığı için zaman kalmaksızın
ansızın gelecektir.
Yağmuru istediği ölçüde ve hikmeti uyarınca
Allah indirir. İnsanlar deneyim ve aletlerle bazen
inişinin yakın olduğunu bilebilirler. Fakat onlar,
onun kaynaklandığı nedenleri yaratmaya güç
yetiremezler. Bu ayet yağmuru, indirenin Allah olduğunu
vurguluyor. Çünkü yağmuru oluşturan, düzenleyen
evrensel nedenlerin yaratıcısı yüce Allah'dır.
Buna göre yağmur konusunda Allah'ın tekelinde olan,
metinden anlaşıldığı gibi yaratmaya güç
yetirebilme tekelidir. Yağmurun iniş zamanının
bilgisini Allah'ın yalnız kendisinin bildiği
sırlardan sayanlar yanılmışlardır.
Aslında her iş ve her durumda bilgi yegâne Allah'ın
bilgisidir. Yalnız O, artıp eksilmeyen sürekli kapsamlı
eksiksiz doğru bilgidir.
"Rahimlerde olanı O bilir." Kıyamet
konusunda olduğu gibi, bu konuda da bilme Allah'ın
tekelindedir, rahimlerde olanı her açıdan kesin olarak
yalnız O biliyor. Her an, her aşamada rahimlerde
olanın durumu nedir? Baştan rahimlerin kendilerinin
eksiklik fazlalık durumları, döl, hacim ve gövdeye
kavuşmadan dölün durumu, yumurta ve spermanın
birleşmelerinin ilk anında kimsenin henüz bir şey
öğrenmeye yol bulamadığı zaman, erkeklik
dişilik açısından dölün türünün ne olduğu,
çocuğun kime çekeceği, özellikleri, durumları ve
yetenekleri... Bunların tümü Allah'ın bilgisine
özgüdür.
"Hiç kimse yarın ne kazanacağını
bilemez..." Hayır şer, yarar-zarar,
kolaylık-zorluk, sağlık-hastalık,
Allah'ın emirlerini yerine getirme veya onlara ters düşme
açılarından ne kazanacaktır? Kimse bilmez. Görüldüğü
gibi kazanma teriminin kapsamı, ticari kazanç anlamıyla
sınırlı olmayıp, ondan daha genel bir anlam içeriyor.
O kişinin yarın karşılaşabileceği
her şeyi kapsıyor. O kapalı ve bilinmezdir.
Üzerinde örtüler vardır. İnsan nefsi gayb
karanlığı önünde durur, örtüler arkasından
bir şey görecek gücü yoktur.
Aynı şekilde; "Hiç kimse nerede öleceğini
bilmez..." Bu, gözlerin kulakların nüfuz edemediği
kalın örtüler arkasında kalan bir durumdur.
İnsan nefsi bu örtüler önünde çaresiz baş
eğerek durur. Onlar önünde sınırlı
bilgisinin hakikatini ve açıkça ortaya çıkmış
olan güçsüzlüğünü kavrar, üzerinden bilgililik gururu
dökülür. Uzun gayb örtüsü önünde, insanlara bilgiden çok
az şey verildiğini, örtüler arkasında
insanların bilmediği çok şey olduğunu ve tüm
başka şeyleri yapmış olsalar bile, bu
örtüler önünde yarın ne olacağını,
dahası hemen bir sonraki anda ne olacağını
bilmeden dikilip kalmak zorunda olduklarını anlar.
İşte bu noktada, insan nefsi büyüklenmeyi bırakarak
Allah'a boyun eğer.
Kur'ani anlatım, insan kalbinde derin etkiler bırakan
bu etkenleri insana ürperti veren ölçüde geniş bir alanda
sunuyor...
Yaşanan an, beklenen gelecek, uzak gaybı kapsamak
üzere her mekân; uzak erimli kıyamet, kaynağı
uzak yağmur, gözlere gizli rahimler, zaman yönünden yakın
olmasına karşın bilinmezlik içinde kaybolan yarınki
kazanç ve tahminlerin derinine dalıp gittikleri ölüm ve
defin yeri arasındaki hayalin sıçrayışları
ve kalpte hareketlenen düşünceler açısından
geniş bir alan.
Kuşkusuz o boyutları ve çevreleri geniş bir
alandır. Fakat geniş tasvirsel değiniler, onun
alanını taradıktan sonra, çevrelerini yoklamaya başlıyor
ve sonunda bu çevreler hepsi bilinmeyen gayb noktasında bir
noktada düğümleniyorlar ve biz küçük kapalı bir
deliğin önünde dikilip kalıyoruz. Eğer orada
iğne deliği kadar bir delik açılsa, arkasında
yakınla uzak bir olacak, uzağı yakından
ayıramayacağız. Fakat o insanın yüzüne kapalı
kalacak. Çünkü o insanın güç yetirebileceğinin
üstünde ve insanın bilgisinin ötesindedir. Allah'a özgü
olarak kalacak, O'nun izni ile ve bir ölçü dahilinde olmanın
dışında onu kimse bilmeyecek. "Kuşkusuz
Allah bilen haber alandır..." O'nun
dışındakiler ne bilir ne de haber alır
anlamına.
Sure boyutları, derinlikleri, ufukları ve amaçları
geniş kapsamlı insanı ürperten bir gezide olduğu
gibi işte böyle sona eriyor. Kalp geniş kapsamlı
bu uzun geziden; çok dolaştığı, çok şey
yüklendiği ve bu alemler, sahneler ve canlı türleri
konusunda uzun uzun düşünceye daldığından
dolayı sendeleyerek dönüyor. Bütün bunların
yanında süre otuzdört ayetlik kısa bir süredir.
İşte otuzdört ayeti geçmeyen surenin içerdikleri.
Kalplerin yaratıcısı ve bu Kur'an'ı
kalplerdeki hastalıklara şifa, mü'minlere yol
gösterici ve rahmet olarak indiren Allah ne kadar yücedir.
LOKMAN SURESİNİN SONU