14- Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını
tavsiye etmişizdir. Anası onu zayıflık
üstüne zayıflık çekerek karnında
taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki
yıl içinde olur. Bana ve ana-babana şükret diye
tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş Allah'adır.
15- Eğer onlar seni körü-körüne bana ortak koşman
için zorlarlarsa, onlara itaat etme; dünya işlerinde
onlarla iyi geçin, Allah'a yönelen kimsenin yoluna uy. Sonunda
dönüşünüz banadır. O zaman size
yaptıklarınızı haber vereceğim.
Çocuğa, ana-babasına ilişkin tavsiyeler,
Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin -salât ve selâm
üzerine olsun- öğütlerinde yinelenmektedir. Ana-babaya,
çocuklarına ilişkin tavsiyeler ise pek az görülür.
Onun da çoğunluğu özel şartlarda, özel bir durum
olan çocukların diri diri toprağa gömülmesi olayına
ilişkindir. Bunun nedeni, salt insan yapısının
çocuğun korunup kollanmasını üstlenmiş
olmasıdır. Fıtrat, insan
varlığının, Allah'ın dilediği yönde
sürekliliğinin sağlanması için doğmakta olan
kuşağı gözetip koruyacak biçimde kurulmuştur.
Ana-baba çocuklarına cisimleri, psikolojik
varlıkları, ömürleri ve sahip oldukları tüm değerli
varlıklarını usanç belirtisi ve serzeniş göstermeksizin
cömertçe verirler. Verdiklerinin bilincine bile varmazlar. Dahası,
sanki alan onlarmış gibi, sevinç, coşku, gayretle
verirler! .. Fıtrat, ana-babanın çocuklar konusunda
uyarılmaları işinde tek başına yeterlidir.
Çocuk ise; o, ömrü ruhu ve psikolojik güçlerini gelecek
hayata hazırlanan kuşak için kurban verdikten sonra artık
dünyaya sırtını dönmüş olarak hayatın
sonlarını yaşayan kuşakla ilgilenmesi için
yinelenen uyarılara ihtiyaç duyar. Çocuk, tüm ömrünü
adamış da olsa, ana babasının ortaya
koydukları özverinin bir kısmını bile
karşılayacak olanaktan yoksundur. İşte durumu
ortaya koyan tasvir: "Anası onu zayıflık
üstüne zayıflık çekerek karnında
taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki
yıl içinde olur." Büyük özverinin ana
çatısını çiziyor... Durumun doğasının
gereği anne yükün büyük payını yüklenmekte ve
onu, daha toleranslı, daha şefkatli ve daha derin ve
etkin duygusallık içinde yerine getirmektedir... Hafız
Ebu Bekr Bezzar Müsnedinde -taşıma zinciri de vererek-
babası kanalıyla Bureyd'ten şu hadisi vermiş:
Bir kişi, tavafta annesini kucağına alarak ona
tavaf ettiriyordu. Peygamberimize -salât ve selâm üzerine
olsun- "Hakkını ödedim mi" diye sordu.
Peygamberimiz -salât ve selâm üzerine olsun- "Hayır,
tek bir nefes verimindekini bile değil" dedi.
İşte böyle bir nefes verimindekini bile değil...
Hamileliği veya doğum anındaki, zira o onu güçsüzlükler
içinde taşırdı.
Bu duygulandırıcı sahne
aracılığıyla ilk nimet verene, ardından
da ikinci nimet veren ana-babaya şükrana yönlendirerek
görevleri sisteme koyuyor. Buna göre; önce Allah'a
şükür geliyor, onu ana-babaya teşekkür izliyor... "Bana
ve ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur."
Bu gerçeği edilmiş şükrün yarar
sağlayacağı ahiret gerçeği ile
bağlıyor. "Dönüş Allah'adır."
Fakat, tüm bu duygululuk ve yüceliğine rağmen
çocukla ana-baba arasındaki bağ, inanç bağından
sonra gelir. İşte insanın ana babası ile olan
ilişkisine ilişkin buyruğun geri kalan bölümü
"Eğer onlar seni körü körüne bana ortak koşman
için zorlarlarsa, onlara itaat etme." İşte bu
noktaya ulaşıldığında itaat etme görevi
düşüyor, inanç bağı tüm bağların
üstüne çıkıyor. Ana-baba, Allah'a ortak koşma,
uluhiyetini inkâr etmekle onu yoldan çıkarmak için; ikna
yolu ile olsun, fiili üstünlük kurma ile olsun, ne ölçüde
çaba ve gayret gösterirlerse göstersinler, o sözüne uyulmada
öncelikli hak sahibince onların sözüne uymamakla emrolunmuştur.
Fakat, inançta ters düşme ve buyruk inançla çeliştiği
durumda buyruğa uymama emri; ana-babanın, onlara
iyi muamelede bulunma ve güzel birliktelik konusundaki hakkını
düşürmez: "Dünya işlerinde onlarla iyi geçin."
O yeryüzünde kısa bir yolculuk olup, temel gerçeği
etkilemez: "Allah'a yönelen kimsenin yoluna uy. Sonunda
dönüşünüz Bana'dır." Sınırlı
dünya yolculuğunun ardından "O zaman size
yaptıklarınızı haber vereceğim." Herkese
şükür, nankörlük, şirk, tevhid türünden yaptığının
karşılığı verilecektir orada.
Yirminci cüzde, Ankebut suresini açıklarken
belirttiğimiz gibi, bu Ankebut ve Ahkaf'taki benzer ayetlerin
Sa'd b. Ebi Vakkas ve annesi hakkında indiği rivayet
edilmiştir. Sa'd b. Malik'e ilişkin indikleri de söylenmiş
olup, bu yöndeki haberi Taberani taşıma zinciriyle
birlikte `Kitab el İşra'da Davud b. Ebi Hind'e duyurarak
vermiştir. Ayetlerin Sa'd b. Ebi Vakkas hakkında
indiği biçimdeki bilgiyi Müslim'den öğreniyoruz.
Tercih edilen de bu hadistir. Ayetlerin delaleti ise, tüm benzer
durumları kapsar, aynı zamanda görev ve
yükümlülükleri sistemleştirdiği gibi
bağlılıkları da sistemleştirir.
İşte onların (ayetlerin) delaletleri gereği,
Allah'la olan bağlantıdır öncelikli olan bağlantı
ve Allah'ın hakkına ilişkin yükümlülüğün
yerine getirilmesidir öncelikli görev. Kur'an-ı Kerim bu
kuralı bildirmekte, mü'minin vicdanında kuşku ve
kapalılığa yer bırakmayan açık ve kesin
biçimde yer etmesi için bir ilinti dolayısıyla onu çeşitli
görünümler içinde gözler önüne getirerek vurgulamaktadır.
Lokman'ın oğluna nasihatının
akışı içinde yer alan bu uzunca konu değiştiriminin
ardından, ahiret ve orada yaşanacak duyarlı
yargılanım ve adil karşılık görme
meselelerini işleyen öğütteki ikinci bölüm geliyor.
Fakat bu gerçek, soyut bir anlatımla değil,
insanın vicdanını titreten etkin bir görünüm
içinde, geniş evrensel sahnede sunuluyor. Evrensel sahnedeki
o görünümü izleyen insan, adım adım Allah'ın
ürperti veren duyarlı ve kapsamlı bilgisinin
farkına varıyor