8- İnanıp yararlı iyi işler yapanlar için
nimeti bol cennetler vardır.
9- Orada ebedi olarak kalacaklardır. Bu, Allah'ın gerçek
vaadidir. O güçlüdür, hakimdir.
Kur'an'da nerede ahirette görülecek karşılık
hatırlatılsa, onun öncesinde imanla birlikte salih amel
hatırlatılır. Bu inanç sisteminin yapısı,
imanın gizli, işlevsiz, durgun, soyut bir gerçek olarak
kalpte varlığını sürdürmemesini gerektirir.
O canlı, aktif, hareketli bir gerçek olup; neredeyse eylem,
hareket ve davranışla kendisini ispatlamak ve iç
dünyada olanı haber veren, açık olgu dünyasında
etkinliklerle yapısını ortaya koymak için harekete
geçinceye kadar kalpte yer edinemez, oluşumunu tamamlayamaz.
İnanıp salih amelle imanlarını
ispatlayanlara ``İnanıp yararlı iyi işler
yapanlar için nimeti bol cennetler vardır." Allah'ın
hak vaadinin gerçekleşmesi olarak bu cennetler ve bu sonsuz
yaşayış onların olacak. "Bu
Allah'ın gerçek vaadidir." Görüldüğü gibi,
yaratanın kullarına lütfu; onların eksikliklerden
biri olan, O'na değil kendilerine iyiliklerine
karşılık olarak onlara ihsanı kendisine
gerekli kılma ölçüsüne ulaşmaktadır.
Onların iyiliği yaratana değil, kendilerinedir.
Çünkü O'nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur."O güçlüdür,
hakimdir." O vaadini gerçekleştirmeye kadirdir. O
yaratma, vadetme ve hedeflediğini gerçekleştirme
konusunda yaptığına tam egemendir. Allah'ın
kudretinin ve hikmetinin alameti ve surenin akışı içinde
geçen meselelerin delili, kimsenin ne kendisinin ne Allah'dan başka
birinin yarattığını iddia etmediği bu görkemli
büyük evrendir. O görünüşü uyumlu, sistemi duyarlı,
görkemli ve büyük olduğundan, insanın benliğini
yakalayıp aklına üstünlük sağlayarak insan
yapısının karşısına göz alıcı
biçimde dikildiğinden, insan yapısı ondan kaçamamakta
veya yüz çevirememekte, eşsiz yaratıcının
birliği ve açık gerçeği çiğneyerek O'na
başka ortaklar koşanın
sapıklığını kabul etmekten başka bir
şey yapamamaktadır: