1- Elif, lam, mim.
2- Bunlar, hikmetli Kitab'ın ayetleridir.
3- Bunlar güzel davrananlara yol gösterici ve rahmettir.
4- İşte onlar ki, namaz kılarlar, zekât
verirler, ahirete de kesin olarak inanırlar.
5- İşte onlar Rabb'lerinin göstermiş
olduğu doğru bir yol üzeredirler ve kurtuluşa
erenlerdir.
Açılışın "Elif, lam, mim"den
oluşan kopuk harflerle olması ve bunların "Bunlar,
hikmetli Kitab'ın ayetleridir" olarak
tanıtılması -harflerle başlayan surelerde ki,
gibi- Kitab'ın ayetlerinin bu harflerin türünden oluştuğuna
dikkat çekmek içindir. Kitab'ın hikmetle
nitelendirilmesinin seçilmesi ise; hikmet konusunun bu surede
yinelenir olmasıdır. Dolayısıyla da,
Kitab'ın Kur'an-ı Kerim'in yöntemine uygun atmosferi
içindeki niteliklerinden bu niteliğin seçilmesi uygun düşmektedir.
Yine Kitab'ın hikmetle nitelendirilmesi ona
canlılık ve iradelilik kimliği vermektedir. Sanki
o, söz ve yöneliminde hikmetlilikle nitelenen, söylediğini
kasıtlı söyleyen ve hedeflediğini isteyen
canlı bir varlıktır. Doğrusu o, gerçeği
açısından da öyledir. O ruh, hayat ve hareket içerir.
O özgün üstün kimlik sahibidir. O yabancılığı
hemen aradan kaldırır. O'nun, onunla yaşayan, gölgesinde
canlanan, ona içtenlikle özlem duyup canlı ile canlı,
dostla dost arasındaki etkileşim gibi bir etkileşim
duyanların algıladığı bir
arkadaşlığı vardır!..
Bu hikmetli kitap veya ayetleri "bunlar güzel
davrananlara yol gösterici ve rahmettir." İşte
sürekli ve özgün özelliği. Güzel davrananlara yol
gösterici ve rahmet olması. Onları uyanların
sapıtmadığı yola ileten bir rehber ve
hidayetin kalbe döktüğü, kuşkudan kurtulma, gönül
rahatlığı, kararlığa kavuşma ve
ulaştırdığı kazanım, hayır ve
kurtuluş ile namaz ve onunla (Kur'an'la) doğru yolu
bulan kalpler, bu kalplerle içinde yaşadıkları
evrenin kanunları, doğru yolda olan kalplerle
bozulmamış fıtratın tanıdıkları
değerler, durumları ve olayları
bağlantılaması açısından da rahmettir...
İyilik edenler: "İşte onlar ki, namaz
kılarlar, zekât verirler, ahirete de kesin olarak inanırlar."
Namazın hikmeti, bilinç ve davranışlara etkisi,
gerekleri yerine getirilerek zamanında ve eksiksizce
kılınmasıyla gerçekleşir. Rabb'le kalp
arasındaki o güçlü bağın oluşması ve
Allah'a yakınlık duygusunun
olgunlaşmasını sağlayan da aynı etken
olup kalpleri namaza bağlayan tatlılık da ancak o
zaman algılanmaktadır... Zekâtın verilmesi, nefsin
yapısal cimriliğine üstünlük kurması ve
toplumsal hayat için insanların birbirlerine karşı
sorumlu ve yardımlaşır olmalarına dayanan bir
sistem oluşturulmasını sağlamaktadır. O
sistemde zenginler ve yoksullar güven, iç rahatlığı,
lüks yaşantı ve yoksulluğun dejenere etmediği
kalplerin sevecenliğini bulurlar. İnsan kalbinin
uyanıklığı, Allah'ın katındakini ön
plana alması, toprağın çelmelerine üstünlük sağlaması,
dünya hayatının çıkarının üstüne
yükselmesi, gizli açık, büyük-küçük her şeyde
Allah'ın kontrolünü hissetmesidir. Peygamberimize sorulduğunda
"Allah'a O'nu görür gibi kulluk etmendir. Sen O'nu
görmüyor olsan da, O seni görmektedir." (Buhari) Bu
sözlerle tanımlanan "ihsan" düzeyine ulaşılması
ise ahirete kesin iman ile sağlanmaktadır.
Kitab'ın yol gösterici ve rahmet olduğu kişiler,
işte bu iyilik edenlerdir. Çünkü onlar kalplerindeki açılım
ve duyarlık sayesinde, bu Kitap'la birliktelikte
rahatlık, gönül huzuru buluyor, yapısındaki yol göstericilik
ve ışığa ulaşıyor, hikmetli
hedeflerini kavrıyor, gönülleri, aralarındaki pürüzleri
temizleyerek onunla paralellik, uyum, yönelim birliği içinde
olduklarını ve yolun aydınlık olduğunu
algılıyor. Bu Kur'an kalplere, içerdikleri duyarlılık,
açılım Ve O'ndan geleni sevgi,istek ve saygı ile
Karşılamalarına göre bir şey vermektedir. O
dost kalplere şefkat gösteren, titreyerek özlemle O'na
yönelen duygulara karşılık veren canlı bir
varlıktır.
Namazı kılan, zekât veren ve ahirete kesin
inananlar... "İşte onlar Rabb'lerinin göstermiş
olduğu doğru bir yol üzeredirler ve kurtuluşa
erenlerdir." Kime hidayet edilmişse kuşkusuz o
kurtulmuştur. Artık o aydınlıkta yürümektedir,
amaca ulaşacak, dünyada ve ahirette sapıklığın
cezasından kurtulacaktır. Bu gezegen üzerindeki yolculuğunda
içi rahattır. Adımları, gezegenlerin dönmeleriyle,
varlığın kanunlarıyla uyum içindedir. Dolayısıyla
varlıktaki her oluşumla; karşılıklı
anlayış, birbirlerinden eminlik ve yakınlık
duymaktadır.
İNSANLARDAN GERÇEĞE KARŞI SAĞIR OLANLAR
Bunlar, Kitap ve ayetleriyle doğru yolu bulan, iyilik
eden, namaz kılan, zekât veren, ahirete kesin inanan, dünya
ve ahirette kurtuluşa erenler... Bunlar bir grup...
Karşılarında da başka bir grup var: