Güneşin battığı yer hakkında söylenenler,
doğduğu yer için de geçerlidir. Zaten burada maksat,
güneşin doğu ufkundan doğduğu zamanki görünüşüdür.
Kur'an-ı Kerim Zülkarneyn'in vardığı ve güneşin
doğuşunu gördüğü bu yeri belirlemiyor. Sadece bu
yerin özelliğini ve orada bulduğu toplumun durumunu
anlatıyor. "Sorunda güneşin doğduğu
yere varınca güneşi, öyle bir toplumun üzerine doğarken
buldu ki, bu adamlar ile güneşin
ışınları arasında hiçbir engel, hiçbir
sütre koymamıştık." Yani dümdüz bir
araziye ulaşmıştı. Bu arazide güneş
ışınlarının yansımasını
önleyecek herhangi bir tepe ya da orman gibi bir şey yok. Bu
yüzden güneş doğar doğmaz buradaki
insanların üzerine doğuyordu. Bu nitelikler çölleri
ve geniş ovaları andırıyor. Çünkü surenin
akışı kesin şekilde yer tespitinde bulunmuyor.
Bütün söyleyebileceğimiz buranın uzak doğuda
herhangi bir yer olabileceğidir. Güneş hiçbir engelle
karşılaşmadan direkt bu düz ve engebesiz araziye
doğar. Burada kastedilen yerin Afrika'nın doğu
sahillerindeki bir yer de olabilir. Aynı şekilde "Bu
adamlar ile güneşin ışınları
arasına hiçbir engel, hiçbir sütre koymamıştık."
ifadesi ile, bu adamların çıplak
dolaştıkları, güneşten korunmak için elbise
giymedikleri de kastedilmiş olabilir.
Bilindiği gibi Zülkarneyn bundan önce yönetimde uyacağı
prensibi açıklamıştı. Burada bu prensibin
tekrar açıklanmasına gerek duyulmuyor. Aynı
şekilde Zülkarneyn'in doğu seferindeki
uygulamaları da açıklanmıyor. Çünkü bundan
evvel yaptığı yolculuğundaki uygulamalardan
bunu kestirmek mümkündür. Kuşkusuz yüce Allah, onun sahip
olduğu bütün fikirleri ve gerçekleştirmek
istediği bütün hedefleri çok iyi biliyordu.
Bu hikâyenin sunuş tarzındaki edebi ahenk
üzerinde kısaca durmak istiyoruz. Surenin
akışı içinde sunulan sahne her şeyi ile açık
ve ortada olan bir tabiat sahnesidir. Güneş hiçbir engelle,
hiçbir sütre ile karşılaşmadan bu toplumun
üzerine doğuyor ve öylece yükseliyor. Aynı
şekilde Zülkarneyn'in vicdanı ve içinde sakladığı
niyetleri bütünüyle Allah'ın kapsamlı bilgisine açıktır.
Böylece Kur'ana özgü o incelikli ahenk yöntemi uyarınca
tabiat sahnesi ile Zülkarneyn'in vicdanı arasında uyum
sağlanıyor.