Çünkü imandan vazgeçip şirkle geri dönen birisi asla
iflah olmaz. En büyük zarar budur.
Bu şekilde biz, yılların geçtiğinden,
zaman çarkının döndüğünden, kuşakların
ardarda geçip gittiğinden, bildikleri şehrin
özelliklerinin değiştiğinden, benimsedikleri inanç
hesabına korktukları yöneticilerin tarihe
gömüldüklerini görüyoruz. Yine biz, zalim kralın
baskısından kaçıp dinleri uğruna
mağaraya sığınan genç arkadaşlarının
hikâyesinin kuşaktan kuşağa
aktarıldığından, bu gençler hakkında,
inançları hakkında, ortadan kaybolmalarından
itibaren geçen dönem hakkında birbiriyle çelişen. çeşitli
söylentilerin dilden dile dolaştığından
habersiz bu gençlerin, korkarak gelecek tehlikelerden sakınarak
aralarında konuştuklarını seyrediyoruz.
Burada yeni bir sahneye açılmak üzere bu sahnenin
perdeleri indiriliyor. İki sahne arasında Kur'anın
akışından neler olup bittiği
anlaşılan bir boşluk bırakılıyor.
Ayetlerin akışından o gün şehir
halkının mü'min olduklarını anlıyoruz.
Çünkü şehir halkı, gençlerden birinin yiyecek almak
amacıyla şehre inmesinden ve halkın onun eski
zamanlarda dinleri uğruna kaçıp saklanan gençlerden
biri olduğunun farkına varmasından sonra bu mü'min
gençlere büyük saygı gösterisinde bulunuyorlar.
Şehre yiyecek getirmesi için gönderdikleri arkadaşları
gelip şehri terk etmelerinin üzerinden çok uzun bir zaman
geçtiğini, çevrelerindeki dünyanın artık
değiştiğini, daha önce karşı çıktıkları,
aynı şekilde görmeye alışık
oldukları şeylerden eser kalmadığını,
kendilerinin asırlar önce yaşamış bir
kuşağa mensup olduklarını, insanların
nazarında ve duygularında şaşkınlık
uyandıran garip insanlar olduklarını, kendilerine
normal insanlar gibi davranmalarının mümkün olmadığını,
kendilerinin mensup oldukları kuşağa bağlayan
tüm yakınlıkların, ilişkilerin,
duyguların, gelenek ve alışkanlıkların
mevcut olmadıklarını,. kopmuş
olduklarını, kendilerinin canlı birer hatıraya
benzediğini, anlattığı zaman bu gençlerin
içine düştüğü dehşeti
yaşadıkları büyük
şaşkınlığı düşünmek de bize
kalıyor. Nitekim yukarıda saydığımız
nedenlerden dolayı, içine düştükleri dayanılmaz
dehşétten dolayı yüce Allah onlara merhamet ediyor,
canlarını alıp onları kurtarıyor.
Biz bütün bunları düşünürken Kur'anın
akışı diğer bir sahneyi, onların can
vermelerinin sahnesini sunuyor. Bu sırada insanlar
mağaranın dışında, hangi dine
bağlıydılar? Onları nasıl sonsuza dek
koruyacaklar? Hatıralarını gelecek kuşaklara
nasıl aktaracaklar? diye birbirleriyle çekişiyorlar.
Ayetlerin akışı doğrudan doğruya bu
şaşırtıcı olaydan çıkarılması
gereken ibret derslerine işaret ediyor.