68- Rabb'in dilediğini yaratır, seçer. Seçim onlara
ait değildir. ,9llah onların ortak koştuğu
şeylerden uzaktır, yücedir.
69- Rabb'in, gönüllerinin gizlediklerini ve açığa
vurduklarını bilir.
70- Allah odur ki; O'ndan başka ilah yoktur. Hamd dünya
ve ahirette O'nun içindir. Hükümde O'nundur. Yalnız O'na döndürüleceksiniz.
Bu değerlendirme Kureyşliler'in "Biz seninle
beraber doğru yola gelirsek yurdumuzdan
atılırız." şeklindeki sözlerinden ve
hesaplaşma gününde müşrik ve sapık olarak içinde
bulunacakları konumun gözler önüne sunulmasından
sonra yer alıyor. Bu değerlendirme, onların
kendileri adına herhangi bir şey seçme gücüne sahip
olmadıklarını, dolayisiyle güvenli ortamla,
korkulu ortam arasında tercih yapamayacaklarını
vurgulamak ve yüce Allah'ın birliğini ve en sonunda her
şeyin O'na döneceğini belirtmek için yer alıyor.
"Rabb'in dilediğini yaratır, seçer. Seçim
onlara ait değildir."
Hiç kuşkusuz bu, insanların çoğu zaman
unuttuğu, en azından bir çok yönünü unuttuğu
önemli bir gerçektir. Yüce Allah dilediğini yaratır,
bu konuda hiç kimse ona bir öneride bulunamaz. O'nun yaratmasına
bir ekleme ya da azaltmada bulunamaz. O'nun yaratmasını
değiştiremez, bozamaz. Yarattıklarından
dilediği için istediği görevi, işi, yükümlülüğü
ve yeri belirleyen O'dur. Hiç kimse O'na herhangi bir kişiyi,
bir olayı, bir sözü veya bir eylemi seçmesini öneremez. "Seçim
onlara ait değildir." Ne kendileri ile ne de
başkaları ile ilgili bir mesele de seçim hakkı
onlara aittir. Büyük-küçük her şeyin dönüşü
Allah'adır.
Eğer bu gerçek kalplere ve vicdanlara yerleşirse,
insanlar uğradıkları bir zarardan, bir kötülükten
dolayı öfkelenmezler. Elde ettikleri bir nimetten, bir
kazançtan dolayı da sevinip kendilerinden geçmezler. Elde
edemediklèri, kaçırdıkları bir şey için
üzülmezler. Çünkü bu şeyleri seçen böyle olmasını
belirleyen kendileri değildir. Bütünüyle bu seçimi yapan
yüce Allah'dır.
Bu demek değildir ki insanlar; akıllarını,
iradelerini ve enerjilerini devre dışı
bıraksınlar, ipta1 etsinler. Bunun anlamı,
insanların ellerinden gelen çabayı, düşünme,
planlama ve seçme yeteneklerini kullandıktan sonra meydana
gelen sonucu hoşnutlukla, teslimiyetle benimseyerek
karşılamalarıdır. Çünkü onlara düşen
ellerinden gelen çabayı sarf etmektir, sahip oldukları
yetenekleri kullanmaktır. Bundan sonrası ile ilgili
tayin edici yetki yüce Allah'a aittir.
Müşrikler bu konuda bir takım düzmece ilahları
Allah'a ortak koşuyorlardı. Oysa dilediğini,
istediği gibi yaratan tek Allah'dır. Yaratmada ve seçmede
ortağı yoktur.
"Allah onların ortak koştuğu şeylerden
uzaktır, yücedir. "Rabb'in gönüllerinin
gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir."
Onlarla ilgili bu bilgisi uyarınca onlara hakkettikleri
karşılığı verir. Doğru yol veya
sapıklıktan hangisine layık iseler onu seçer. "Hamd
dünya ve ahirette O'nun içindir."
O'nun seçtiği şeylerden dolayı, verdiği
nimetlerden dolayı, hikmeti ve planlamasından
dolayı adaleti ve rahmetinden dolayı hamd O'nundur. Hamd
ve övgü sadece O'na özgüdür.
"Hüküm de O'nundur."
Kulları üzerindeki hükümranlık O'nun tekelindedir.
Onlarla ilgili meselelerde kendi hükmü ile hükmeder. Hiç kimse
bu hükmünü geri çeviremez, değiştiremez.
"Yalnız O'na döndürüleceksiniz."
O zaman da aranızda son hükmünü verir.
Bu şekilde surenin akışı, Allah'ın gücünü
düşünmelerini sağlayarak, bu varlık alemine
egemen olan iradesinin tekliğini vurgulayarak, hiçbir
şeyleri saklı kalmayacak şekilde gizli-açık
her şeylerinde top yekûn O'na döneceklerini bildirerek
çepeçevre kuşatıyor onları. Peki onlar,
kesinlikle kaçıp kurtulamayacakları bir şekilde
O'nun avucunun içindeyken buna rağmen nasıl Allah'a
ortak koşuyorlar?
DIŞ ALEMDEN UYARICI MESAJLAR
Sonra surenin akışı onları yüce Allah'ın
kendilerine ilişkin planından, hayatlarına ve geçimlerine
ilişkin seçiminden habersiz olarak içinde yaşadıkları
evrenin sahneleri arasında bir gezintiye çıkarıyor.
İki büyük evrensel olayla, gece ve gündüz olayları
ile, bunların ötesinde ilahi seçimin sırları ile,
dilediğini seçme iradesine sahip yaratıcının
birliğine tanıklık eden mesajlarla
duygularını uyarıyor: