3- Ey Muhammed! İnanan bir kavim için. Musa ve Firavun
olayının bir kısmını sana dosdoğru
anlatacağız.
Şu halde bu Kitap mü'min topluma yöneliktir. Onlara eğitiyor,
geliştiriyor, onlar için hareket metodu belirliyor,
gidecekleri yolu çiziyor. Bu surede okunan kıssalar
işte bu mü'min kitleyi hedef alıyor. Zaten bu
kıssalardan ancak onlar yararlanırlar.
Bu kıssaların doğrudan yüce Allah tarafından
okunduğunun vurgulanması; mü'minlere özen gösterildiği,
onların gözetildiği anlamalarını çağrıştırıyor.
Onlara büyük değerlerini, üstün ve yüce derecelerini
anlatıyor. Nasıl? Çünkü yüce Allah bu Kitab'ı
onlar için, onlar adına; onlarla bu özel ikramı, bu
ayrıcalığı hakeden nitelikleri adına
peygamberine okuyor.
"İnanan bir kavim için anlatacağız."
Bu girişten sonra, ayetlerin akışı
haberi, yani Hz. Musa ve Firavun'la ilgili haberi anlatmaya
başlıyor. Musa kıssasını ilk
halkasından önce -Doğum halkasından- itibaren ele
alarak bu haberi sunuyor. Bu kıssa daha birçok surede anlatılmış
olmasına rağmen, kasas süresinin dışında
bir yerde bu tür bir girişle başlamıyor. Çünkü
Musa kıssasının ilk halkası, Musa'nın içinde
doğduğu o zor şartlar, çocukluğunda
her türlü kuvvetten ve önlemden yoksun oluşu, yine kavminin
güçsüzlüğü ve Firavun'un hegemonyası altında
ezilmesi... Evet bütün bunlar surenin varmak istediği ana
hedefi oluşturuyorlar. Bu olaylarda kudret eli açıkça
ve beşeri bir perdeye gerek duymadan hareket ediyor.
İnsanlar bir şey yapamayacak durumda olunca,
doğrudan doğruya kudret eli,zulme,
azgınlığa ve zorbalığa darbe indiriyor. Güçsüz,
kuvvetsiz zayıflara yardım ediyor, işkence gören
korumasız, teşkilatsız kimseleri yeryüzüne egemen
kılıyor. İşte bu, Mekke'de ezilen müslüman
azınlığın vurgulamasının ifade
edilmesine ihtiyaç duyduğu zorba ve azgın müşrik
çoğunluğunsa bilmek zorunda olduğu bir gerçektir.
Hz. Musa'nın -selâm üzerine olsun- kıssası
diğer surelerde genellikle, kendisine peygamberliğin
verildiği halkadan başlar, doğum halkasından
değil. O halkada ise güçlü kuvvetli iman, azgın
zorbalığa karşı çıkıyor,
ardından iman galip geliyor, zorbalık ise en sonunda
yeniliyor, yerle bir ediliyor. Burada ise amaç, bu anlamı
vurgulamak değildir. Asıl amaç, kötülüğün
azması, büsbütün iğrençleşmesi durumunda kendi
felaketine neden olacağını anlatmaktır.
Zorbalık iyice azıttığında, onu
insanlardan uzaklaştıracak birine gerek
kalmayacağını, böyle bir durumda kudret elinin
dolaysız olarak olaya müdahale edeceğini
vurgulamaktır. Haksızlığa uğrayan
zayıfların elinden tutup onları ve içlerindeki
iyilik yanlılarını kurtaracağını,
onları eğiteceğini, onları bir ümmet haline
getirip yeryüzüne mirasçı yapacağını
vurgulamaktır.
Hz. Musa -selâm üzerine olsun- kıssasının bu
surede anlatılması ile güdülen amaç budur. Bu yüzden
kıssa bu amacı yerine getirecek, onu önplana çıkaracak
bir halkadan itibaren sunuluyor. Zaten Kur'an'da kıssa,
yeraldığı surenin akışı ile bir
ahenk oluşturur. Kıssa ve içinde yeraldığı
sure'nin amacı kalplerin ve bu kalpleri onaracak gerçeklerin
bina edilmesi doğrultusunda birbirlerini bütünler.
Hz. Musa'nın kıssasının burada sunulan
halkaları ise şunlardır: Hz. Musa'nın
doğumunu, bu doğumun gerçekleştiği
ortamı saran zor koşulları, bununla beraber yüce
Allah'ın ona yönelik gözetiminin ve yardımının
anlatıldığı halka... Musa'nın gençlik
dönemini, yüce Allah'ın ona hikmet ve ilim vermesini, bu dönemde
bir kıptiyi öldürmesini, Firavun ve kurmaylarının
onu aklamak üzere bir tuzak kurmalarını,
Mısır'dan kaçıp Medyen bölgesine gitmesini, orada
evlenip yıllarca hizmet etmesinin sunulduğu halka...
Peygamberlik görevini yüklenmeye çağırılmasının,
sonra Firavun ve kurmaylarının karşısına
çıkmasının, onların da Musa ve Harun'u
yalanlamalarının anlatıldığı halka...
Ayrıca son akıbetin -boğulma olayının-
kısa ve öz olarak sunuluşu...
Sure'nin akışı kıssanın ilk ve ikinci
halkasını uzun ve detaylı sunuyor bu iki halka
bu surede yer alan kıssanın iki yeni
halkasıdır- çünkü kıssanın bu iki
halkası kudret elinin açıkça azgın
zorbalığın aleyhinde harekete geçişini ortaya
koyuyor. Yine bu bölümlerde, Firavun'un gücünün, planlarının
ve önlemlerinin kaçınılmaz kader ve işleyen ilahi
hüküm karşısındaki çaresizliğini
belirginleştiriyor:
Firavun'a, Haman'a ve askerlerine, başlarına
gelmesinden korktukları şeyi gösterelim.
Yine, Kur'an'ın kıssaları sunuş yöntemi
uyarınca surenin akışı bu kıssayı da
sahnelere bölüyor; bu sahneler arasında hayal gücünün
dolduracağı sanatsal boşluklar bırakıyor.
Hayal gücünün verdiği hareketliliğin ortaya
koyduğu sanat zevkine doymakla birlikte okuyucu birbirini
izleyen iki sahne arasındaki boşlukta olup biten hiçbir
olayı, manzarayı da kaçırmıyor.
Kıssa'nın birinci halkası beş sahne
şeklinde gelişiyor. İkinci halka dokuz sahneden,
üçüncü halka ise dört sahneden oluşuyor. Birbirini
izleyen halkaların ve sahnelerin arasında da bir
sahnenin ya da manzaranın üzerine indirilip kaldırılan
perdeleri andıran büyük ya da küçük boşluklar
bırakılıyor.
FİRAVUN DÖNEMİNDE MISIR
Kıssa başlamadan önce, olayların
yaşandığı atmosfer, kıssaların geçtiği
ortanı canlandırılıyor. Kıssaların
anlatılışına neden olan olayların perde
arkasındaki amaç vurguluyor... Bu da Kur'an'ın hikâyeleri
sunuş tarzlarından biridir... Burada yer alan
kıssalar da konuları ve hedefleri bakımından
birbirleriyle uyum oluşturuyorlar: