1- Gürültü koparacak
olan,
2- Nedir o gürültü
koparacak olan,
3- O gürültü koparacak
olanın ne olduğunu sen nereden bileceksin?
4- O gün insanlar yayılmış
pervane gibi olurlar.
5- Dağlar
atılmış renkli yün gibi olurlar.
Yüce Allah, sanki bir
top güllesi gibi tek bir sözcükle başlıyor. Yüklemi
ve sıfatı olmayan, tek başına bir kelime ile
"Karia" kelimesi ile başlıyor. Böylece O'nun
hedefi, kelimenin uyandıracağı çağrışımla
ve ses tonu ile korkunç ve gürültülü ilhamını
kalplere bırakmasıdır.
Ve arkasından
dehşeti daha da artıran bir soru getiriyor. "Nedir
o gürültü koparacak olan?" Bu daha da dehşet
uyandıran ve akla bir yığın sorular getiren
kapalı ve korkunç bir durumdur.
Sonra yüce Allah bu işin
sırrının bilinemiyeceğini ifade eden bir soru
ile yönelttiği soruya cevap veriyor.
"O gürültü
koparacak olanın ne olduğunu sen nereden bileceksin?"
Bu olay insanın
havsalasının alamayacağı kadar büyük ve düşüncesinin
kavrayamayacağı kadar derindir.
Sonra o olayın gerçek
yüzü değil, o gün neler olacağı
cevaplandırılıyor. Çünkü olayın içyüzü
daha önce de değindiğimiz gibi düşünce ve
tahayyüle sığmaz. "O
gün insanlar yayılmış pervaneler gibi olurlar.
Dağlar atılmış renkli yün gibi olurlar."
İşte
kıyametin ilk sahnesi bu... Kalplerin korkudan sağa sola
uçuştuğu, eklemlerin tir tir titrediği sakine...
Bunları işiten kimse, bu yeryüzünde sarıldığı
her şeyin sanki çevresinden toz zerrecikleri gibi uçup
kaybolduğunu hissediyor. Sonra bütün insanlar için sonuç
geliyor:
6- Kimin tartıları
ağır gelirse,
7- O hoş bir hayat içinde
olur,
8- Kimin tartıları
hafif gelirse,
9- Onların yeri, (haviye)
çukurdur,
10- Onun ne olduğunu
sen nereden bileceksin?
11- O kızgın
bir ateştir.
Tartıların
ağırlığı ve hafifliği, bize
bazı değerlerin Allah'ın` katında önemli olduğunu
bazı değerlerin de itibarı
olmadığını ifade ediyor. ifadenin genel olarak
verdiği çağrışım budur. -Allah daha iyi
bilir-. Yüce Allah'ın bu kelimeleri ile vurgulamak
istediği de budur. Bu deyimlerin ne anlama geldikleri
üstüne akli ve sözel tartışmalara girmek,
Kur'an'ın verdiği duyguya kaba ve bön olarak yaklaşmak,
Kur'an ve islam ile gerçek bir özensizliğin
doğurduğu boş işlerle
uğraşmaktır, boşa oyalanmaktır.
Allah'ın
ölçüsünde ve O'nun katında geçerli olan değere göre
"Kimin tartıları ağır gelirse" ...
"O hoş bir hayat içinde olur." Burada yüce
Allah'ın "Hoş hayatın"
ayrıntısına girmeden kısaca ifade etmesi,
insanın duygusunda hoşnutluk çağrışımı
bırakıyor ki hoşnutluk da insan için nimetlerin en
sevinçlisi ve en neşelisidir. Yine Allah'ın
ölçüsüne ve O'nun katındaki geçerli olan değere göre,
"Kimin tartıları hafif gelirse" ... "Onun
yeri (haviye) çukurdur." Ayet metnindeki (Umm) kelimesi,
çocuğun varıp sığındığı
kucaktır, anadır. İşte onların da o gün
varıp sığınacakları yer "Haviye"dir.
ifadede açık bir güzellik ve özel bir ahenk var. Yine
ifadede bir kapalılık var ki bu da daha sonra
yapılacak açıklamada hedeflenen etkiyi
derinleştirmek için bir ön hazırlıktır.
"Onun ne
olduğunu sen nereden bileceksin."
Bu soru, bu konuyu
tasavvurun sınırlarının ve kavramanın
alanının dışına çıkarmak için
Kur'an'ın bilinen korku verme ve bilinmez olduğunu ifade
etme sorusudur.
Ve ardından cevap
sonu belirleyen haykırış gibi geliyor. "O
kızgın bir ateştir." İşte
tartısı hafif gelenin anası (sığınağı)
budur. Varıp sığınacağı kucak budur.
Ana kucağından insan güvenlik ve rahatlık budur.
Ama onlar bu vardıkları kucakta ne bulmaktadırlar?
Haviye'yi... Ateşi... Hem de kızgın... Bu son
ayet,katı gerçeği simgeleyen bir ifade sürprizidir.