Görüldüğü gibi Firavun ile yandaşlarına
ilişkin hikayenin her iki ucuna kısaca değiniliyor.
Firavun ile yandaşlarına yöneltilen uyarılar ile
onların Peygamberlerinin duyurmuş olduğu ilahi
ayetleri yalanlamaları hikayenin bir ucunu, yüce Allah'ın
bunun üzerine sert ve güçlü bir elle yakalarına
yapışması hikayenin öbür ucunu oluşturur.
Dediğimiz gibi burada bu uçların her ikisi de
kısaca anlatılıyor. Yüce Allah'ın güçlülüğüne
ve üstün iradesine işaret edilmiş olması,
yakalarına yapışma işlemindeki şiddeti
çağrıştırır. Bu vurgulama, aynı
zamanda, Firavun'un kof gururunu, zulme ve baskıya
dayalı iktidarına yönelik bir yergi, bir istihzadır.
Çünkü artık o kof gurur sönmüş, o sözde iktidar
düşmüştür. Yüce Allah, Firavun'un ve yandaşlarının
yakasına gerçekten güçlü ve sahiden üstün bir iradenin
eli ile yapışmıştır. Halka yönelik
zulümlerine, baskılarına,
acımazlıklarına ve zorbalıklarına denk düşen
bir sertlikle yakalarından tutmuştur.
Zorba Firavun'un yokoluşunu canlandıran bu son azap
tablosu üzerine perde iniyor.
Şu anda perde yeniden açılıyor. Azaba çarptırmaya
ve cezalandırmaya ilişkin son sahne ile
karşılaşıyoruz. Yüce Allah'ın
uyarılarını yalanlayanlar bu sahneyi izliyorlar,
sahnede olup bitenleri duyu organları ile
algılıyorlar. Şimdi, yukarda izlediğimiz
ardışık yokoluş sahnelerinin izleri henüz
hayallerinde canlı dururken,
başlıcalarını duyu organlarında halâ
hissettirmeyi sürdürürlerken. İşte şimdi,
kendilerine sesleniliyor. Bu ses kendilerini izlediklerimize
benzer yokoluş sahneleri konusunda uyarıyor. Onlar bu
sahnelerin daha acıklısından, daha korkuncundan
sakındırılıyorlar. Okuyoruz: