Bu hatırlatmayı izleyen ayette söz konusu
inkarcıların çarptırıldıkları ceza
tanıtılıyor. Okuyalım:
"Biz de üzerlerine taşları savuran bir
kasırga gönderdik. Yalnız Lut'un taraftarları hariç.
Onları sabahleyin erkenden kurtardık.
Tarafımızdan sunulmuş bir nimet olarak. Biz
şükredenleri işte böyle ödüllendiririz."
Ayetin orjinalinde geçen "Hasib" sözcüğü
"taşları savuran kasırga" anlamına
gelir. Başka ayetlerde Lut'un soydaşlarının
üzerine "balçıktan taşlar"
yağdırıldığı belirtiliyor. "Hasib"
sözcüğü, düşen taşların çarpmasını
çağrıştıran bir ses titreşimi
yansıtır. Bu sözcüğün titreşimleri sahnenin
atmosferi ile uyumlu bir şiddet ve sertlik yayıyor. Bu
afetten sadece Lut peygamberin taraftarları ile eşi
dışında kalan aile bireyleri sağ olarak
kurtulabilmişti. Bu kurtuluş onlara yönelik bir ilahi
lütuftu ve imanlarına, şükrediciliklerine karşılık
olarak sunulan bir ödüldü. Okuyalım:
"Biz şükredenleri işte böyle ödüllendiririz:
'
Buraya kadar hikayenin iki yanı, Lut'un
soydaşlarından kaynaklanan yalanlama yanı ile yüce
Allah'tan gelen sert ceza yanı anlatıldı.
Şimdi ise geri dönülüyor ve bu iki uç nokta arasında
neler olup bittiğine ilişkin biraz ayrıntı
veriliyor. Bu da Kur'an'ın hikaye anlatılırken
kullandığı yöntemlerden biridir. Sadece belirli
mesajları vermek için hikaye anlatıldığında
bu yönteme başvurulur. Şimdi sözünü ettiğimiz
ayrıntıları okuyoruz: