Bu ayet grubu ağır azaba ilişkin ikinci
halkayı, başka bir deyimle ikinci azap sahnesini gözlerimizin
önüne seriyor. Bu sahnede yokedilme cezasına çarptırılmış
ilk toplumu oluşturan Hz. Nuh'un soydaşlarını
izleyen yeni bir yokediliş tablosu ile yüzyüze
getiriliyoruz.
Sahne, Adoğullarının Allah'ın ayetlerini
inkar ettiklerini haber vererek başlıyor. Derken, bu
haberi veren ayet daha bitmeden o bildiğimiz hayret
uyandırma ve aşağılama-paylama içerikli soru
ile karşılaşıyoruz:
"Ama benim azabım ve uyarılarım
nasılmış?"
Yani Adoğullarının inkarcı
tutumlarının sonucu ne olmuş? Arkasından
sorunun cevabı geliyor.
Sonuç şu sürpriz ve tüyler ürpertici tabloda tasvir
edildiği gibi oldu. Okuyalım:
"Baştan başa uğursuz bir günde üzerlerine
sert ve dondurucu bir kasırga saldık.
Bu kasırga insanları, sökülmüş hurma kütükleri
gibi havaya kaldırıp savuruyordu."
Ayetin orjinalinde geçen "ruhen serseren" tamlaması
"sert ve dondurucu kasırga" demektir. Sözcüklerin
titreşimi kasırganın bu türünü somut olarak
gözlerimiz önünde canlandırıyor. Yine ayette geçen
"nahsın" sözcüğü ise "uğursuz"
anlamına gelir. Adoğullarının başına
gelen uğursuzluktan daha büyük bir uğursuzluk hangi
toplumun başına gelebilir? Adamları kasırga
yerden kaldırıyor, sürüklüyor, ezip parçalıyor
ve tıpkı kökünden sökülmüş hurma kütükleri
gibi yere çarpıyor. Sahne gerçekten korkunçtur, tüyler
ürperticidir, son derece sert ve kökten kazıyıcıdır.
Adoğullarının üzerlerine salınan bu
kasırga yüce Allah'ın ordusunun birliklerinden biri"
şu evrenin güçlerinden biri ve yüce Allah'ın bir
yaratığıdır. O yüce Allah'ın
belirlediği evrensel yasalar uyarınca işler. Yüce
Allah bu gücü dilediği toplumların başlarına
salar. Bu güç sözkonusu yasalarla uyumlu olarak işleyişini
sürdürür. Onun evrensel işleyiş çizgisi ile yüce
Allah'ın dilemesi uyarınca aldığı
buyruğun gereğini yerine getirmesi arasında çatışma
olmaz. Çünkü bu buyruğun da, o yasaların da sahibi yüce
Allah'tır. Devam ediyoruz:
"Peki benim azabım ve uyarılarım
nasılmış?"
Azap sahnesi sunulduktan sonra bu soru tekrar soruluyor.
Cevabı ise tasvir edilen sahnenin kendisidir.
Arkasından surenin özel anlatım yöntemi uyarınca
her azap sahnesinin sonunda tekrarlanan değerlendirme ayeti
yine karşımıza çıkıyor. Okuyalım:
"Biz Kur'an'dan öğüt alınabilsin diye onu
kolay anlaşılır kıldık. Yok mu öğüt
alan?"
Bunu izleyen ayetler grubu karşımıza yeni bir
azap sahnesi getiriyor, okuyucuyu başka bir tarih
yolculuğuna çıkarıyor. Görelim: