O |
Kaf
|
O |
|
19- Ölüm sarhoşluğu bir gün Hakk'ı getirirde
"İşte ey insan bu, senin öteden beri kaçtığın
şeydir" denir.
Beşer denilen şu yaratığın en çok
ürktüğü, hatırından hayalini en çok uzaklaştırmaya
çalıştığı şey ölümdür. Fakat
ölümden kaçmak ne mümkün! Ölüm sürekli insanı
istemektedir. Bıkmaz usanmaz istemekten. İnsana
doğru attığı adımlar asla gevşemez.
Vaktini asla şaşırmaz. Burada ölüm sarhoşluğundan
söz edilmesi, insanı iliklerine kadar titretmeye yeter.
Ölüm sarhoşluğu sahnesi sunulurken insan bir de Allah
Teala'nın "İşte ey insan
bu, senin öteden beri kaçtığın şeydir" sözünü
işitiyor. İnsan henüz ölmeden ve bu dünyada iken bu
sesin yankısı ile tir tir titriyor. Bir de ölüm sarhoşluğu
içinde kıvranırken bu söz kendisine söylenince
kimbilir ne hale gelir? Nitekim sahih bir hadiste yer aldığına
göre, Resulullah vefat edeceği zaman, yüzünden mübarek
terlerini silerek buyurmuş ki: "Sübhanellah!
Gerçekten ölümün sarhoşlukları vardır..."
Resulullah yüce dostu seçmiş ve Allah Teala'ya
kavuşmaya özlem duymuş olduğu halde bunu söylerse,
ya ondan başkalarının hali nice olur?
Burada Hak sözcüğünün zikredilmesi dikkati çekiyor. "Ölüm
sarhoşluğu birgün Hakkı getirir." Bu ifade,
insan ruhunun ölüm sarhoşluğu esnasında gerçeği
tam olarak göreceğine işaret etmektedir. İnsan
ruhu gerçeği engelsiz görür o zaman. Bilmediği inkar
ettiği gerçeği idrak edip anlar. Fakat iş
işten geçtikten sonra, görmek bir fayda vermez, idrak etmek
bir yarar sağlamaz, tevbe kabul olunmaz ve iman hesaba
katılmaz olduktan sonra gerçeği idrak edip, anlamak ne
işe yarar? İşte onların yalanlayıp da bu
yüzden bocalamaya düştükleri gerçek budur. Bunu anladıkları
ve tasdik ettikleri zaman bu iman hiçbir yarar sağlamaz ve
bir anlam ifade etmez artık...
Ölüm sarhoşluğundan, Haşr ile ilk kez yüzyüze
gelişe ve hesap gününün dehşetine geçiliyor.
20- Sur'a üfürülür. İşte bu geleceği söz
verilen gündür.
21- Her can, yanında bir sürücü ve bir şahidle
gelir.
22- Ona: "Andolsun ki, sen, bundan gafilsin; işte
senden gaflet perdesini kaldırdık, bugün artık görüşün
kesindir" denir.
23- Yanındaki arkadaşı: "İşte
yanımdaki hazır" dedi.
Bu öyle bir sahnedir ki, bu sahnenin ruhlarda canlandırılması,
insanoğlunun yeryüzünde bütün gezisi boyunca sürekli bir
korku, çekingenlik ve dikkat içinde bulunması için
yeterlidir. Nitekim Resulullah -salât ve selâm üzerine
olsun"Sur'u üfleyerek melek sur'u ağzına
almış, yüzünü dönmüş ve kendisine izin
verilmesini beklerken nasıl olur da insan rahat eder."
Orda bulunanlar "Ya Resulallah! O zaman ne diyelim?"
dediklerinde, buyurmuş ki: "Allah bize yeter O ne güzel
vekildir" deyin. Onlar da "Allah bize yeter, O ne güzel
vekildir" demişlerdir. (Hadisi Tirmizi rivayet eder)
"Her can yanında bir sürücü ve bir şahitle ge lir"
Her nefis gelir.
Hesaba çekilecek olan ve yaptıklarının
karşılığını görecek olan bu
nefistir. Beraberinde kendisini sevk edecek bir sürücü ve bir
de aleyhine tanıklık edecek şahit vardır.
Belki de bu ikisi, dünya hayatında onu koruyan ve amellerini
yazan yazıcı meleklerdir. Bunlardan başkaları
da olabilir fakat birinci ihtimal daha ağır basıyor.
Bu sahne dünya mahkemelerine götürülmeye son derece
benzemektedir, ancak burada Cebbar (Her dilediğini zorla
yaptıran) Allah'ın huzurunadır sevkediliş!
Bu sıkıntılı ve son derece zor durumda ona
denilir ki: "Andolsun ki sen bundan gafildin; işte
senden gaflet perdesini kaldırdık. Bugün artık görüşün
keskindir." Keskindir artık görüşün.
Çünkü onu engelleyecek hiçbir perde yoktur. Senin dikkat
etmediğin ve gafil olduğun an bu andı. Tedbirini
almadığın durum bu durumdu. Beklemediğin son
bu son idi. Şimdi bak bakalım. Bugün artık görüşün
keskindir.
O sırada arkadaşı öne atılıyor.
Ağır basan görüşe göre, bu hayatının
kaydedildiği defteri taşıyan şahit olsa
gerektir. "Yanındaki
arkadaşı; `işte yanımdaki hazırdır'
der." Mevcuttur,
hazırdır, hazırlanmıştır.
Hazırlamaya, ihtiyacı yoktur onun.
İlahi ifade, burada hemen hükmün imzalanıp yerine
getirilişini ifade etmek için, amellerin kaydedildiği
bu defterin kontrolüne dair hiçbir şeyden sözetmiyor. Doğrudan
doğruya, sürücü ve şahit olan koruyucu iki
meleğe yüce ve şerefli hitabtan sözediyor:
|
|
O |
|
O |
|