O |
Kaf
|
O |
|
4- Biz toprağın onlardan neleri eksilttiğini
kesinlikle bilmekteyiz. Yanımızda o bilgileri koruyan
bir kitap vardır.
Bu ilahi ifade sanki toprağın hareket edişini ve
insanların cesetlerini eritmesini ve yavaş yavaş
yemesini canlandırmaktadır. Ve öte yandan insanların
cesetlerini ele almakta ve cesetlerin sürekli bir şekilde
lime lime yok olduğunu ifade etmektedir. Sonra da sözü
şöyle bağlamaktadır: Yüce Allah toprağın
onların cesetlerinden ne kadar yediğini bilir, O
herşeyi korunmuş kitapta yazmıştır. O
halde onlar öldükleri ve çürüyüp toprağa
karıştıkları zaman kaybolup gitmiyorlar.
Hayatın bu topraktan yeniden başlaması ise, daha
önce bir kez gerçekleşmiştir ve aynı zamanda
çevrelerinde ardı arkası kesilmeden durmadan yenilenip
duran canlandırma (can verme) olaylarında her an gözükmektedir.
Kalpleri eriten ve yumuşatan ve onları son derece
hassas, duyarlı ve gerçekleri karşılamaya
hazır hale getiren vurgulamalar işte böyle ardarda
gelmektedir. Ve bütün bunlar, konunun kendisi üzerine
çullanmadan önce gelmektedir.
Sonra yüce Allah bu ahmakça itirazlarının
kaynaklandığı gerçek durumlarını gözler
önüne sermektedir. Çünkü onlar, değişmez olan
hakkı bırakmışlar ve yeryüzü de ayaklarının
altında dönmeye başlamıştır. Artık
hiçbir şeyde asla karar bulamaz olmuşlardır.
5- Doğrusu onlar, hak kendilerine gelince onu
yalanladılar. Şimdi onlar
şaşırmış bir haldedirler.
Bu ifade, değişmez haktan ayrılanların
durumlarını canlandıran, somutlaştıran
eşsiz bir ifadedir, artık onlar haktan saptıktan
sonra asla bir noktada duramazlar...
Gerçekten "Hak" Hakk'a inanan kimselerin üzerinde
durdukları ve ayaklarının kaymadığı,
adımlarının sarsılmadığı sabit
değişmez bir noktadır. Çünkü hakka inanan
kimsenin yeryüzü ayaklarının altında sabittir,
toprak çökmez ve dibe göçmez. Ama değişmez
hakkın dışında çevrelerinde yer alan herşey,
çalkantılı, dalgalı, sarsıcı ve
kaygandır. Değişmezlikten, istikrardan, iç
huzurundan ve bu halde bulunmaktan iz bulunmaz. Böyle bir kimse,
daima şaşırmış bir haldedir, bir hal
üzere durması mümkün değildir.
Haktan ayrılanları arzular kötü yerlere iterler,
duygular kuşatıp üzerlerine hücum eder, arzulanan fısıltıları
alıp kaçırır, buhranlar paramparça eder, kuşkular
endişelendirir, çalışmaları şurada
burada düzensiz bir hâl alır, tutumları bir sağa
bir sola zikzak çizer. Böyle bir kişi
şaşkınlığından güvenilir bir dayanağa
ve güvenli bir sığınağa
sığınmaz, sürekli bir
şaşkınlık içinde bocalar durur...
Gerçekten hayret verici bir ifade tarzıdır bu... Gözlerin
izlediği hareketlenmiş gibi kalplerden geçen duyguları
canlandırıp somutlaştırıyor.
Sabit, yerleşmiş, kararlı ve sarp olan
Hakk'ın etkisi ile yeni bir konuya girmek üzere -yeniden
dirilmeye itirazlarını tartışmaya bir zemin
hazırlama yolunda yüce Allah, kainatın
yapısında olan birtakım hak görüntülerini
sergiliyor ve sabit, kararlı ve güzel olan Hakk'ın
niteliği ile ahenkli bir ifade ile, onların
bakışlarını gökyüzüne, yeryüzüne, dağlara,
gökten inen sulara, salınan hurma ağaçlarına, bahçelere
ve bitkilere çeviriyor.
6- Üzerlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu
nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız?
Onda hiçbir çatlakta yoktur. ,
Gerçekten şu gökyüzü, onların bırakıp
ayrıldıkları Hak'ı haykıran kainat
kitabının bir sayfasıdır. Bir bakmazlar
mı onlar gökyüzündeki, yüksekliğe,
değişmezliğe ve düzene? Bütün bunların
yanı sıra estetiğe, güzelliğe, her türlü
noksanlıktan ve düzensizlikten uzak oluşa? Şüphesiz,
göklerin niteliği olarak belirtilen değişmezlik, mükemmellik
ve güzellik ifadenin akışı ile, hak ile ve hakda
mevcut olan değişmezlik mükemmellik ve güzellik ile
tam bir uyum oluşturmaktadır. Dolayısı ile, gökyüzünden
söz edilirken, "bina" niteliğinden "estetik"
niteliğinden ve her türlü delik ve çatlaktan uzak oluşundan
sözedilmektedir.
Yeryüzü de aynı gökyüzü gibi, Hakk'a dayanan, temeli
değişmez, gözalıcı ve güzel olan kainat
kitabının sayfalarından biridir.
7- Yeryüzünü de yaydık, ona sağlam dağlar
yerleştirdik, onda her güzel çifti bitirdik.
Yeryüzünün yaygınlığı, sabit
dağların yerleştirilmesi, bitkilerde güzellik...
Bunlar da istikrarı, değişmezliği ve güzelliği
simgeleyen niteliklerdir ki gökyüzünden bahsedilince de
dikkatler bu noktalara çevriltilmişti.
Uzanan ve bina edilen güzel gökyüzünün ve yayılan,
sabit olan ve güzel olan yeryüzünün tablosunda yüce Allah
onların kalplerine dokunmakta ve gönülleri, bu kainatın
yaratılışındaki hikmete ve kainat
sayfalarından bazılarını gözlemeye sevk
etmektedir.
|
|
O |
|
O |
|