Konunun akışı içinde sergilenen bu sahne,
denizdeki gemi sahnesi sıkıntı ve zor
anlarının bir örneğidir. Böyle bir ortamda Allah'ın
elini hissetmek daha kolay ve daha etkilidir. Denizin
ortasında bir odun ya da maden parçasının dalgalar
ve akıntılar tarafından
kuşatılmasının manzarası insanların
Allah'ın kudret eli üzerindeki bu noktaya can havliyle sarılışı
manzarası!
Yüreğin ta derinliklerinde hissedilen gemideki her
sarsılışın, her titreyişin korku ve dolu
kalpler tarafından algılanan bir manzaradır bu.
Geminin küçük veya büyük olması, durumu
değiştirmez. Bu gemi Transatlantik dahi olsa bazı
durumlarda denizin dev dalgaları karşısında rüzgârın
önündeki tüy gibi çaresiz kalırlar! Bu ifade ürpertici
bir şekilde kalplere dokunmaktadır. Bu ifadeyle
denizdeki. gemilerin Allah'ın eliyle hareket ettiği,
O'nun nimetlerinden yararlanmaları için çalıştıkları
insanlara hissettirmektedir.
"Hiç şüphesiz O size karşı pek
merhametlidir."
Rahmet burada, buna benzer durumlarda kalplerin en çok
hissedip, ihtiyaç duyduğu bir olgudur.
Sonra bu huzur ve rahat ortamı korku ve
sıkıntıyla dolu bir hale dönüşmektedir. Bu
sırada dalgalar arasında yuvarlanan geminin
yolcuları Allah'ın dışındaki her gücü,
her dayanağı ve her kurtarıcıyı
unutuyorlar. Bu tehlike anında sadece O'na yöneliyorlar.
O'ndan başka kimseye yalvarmıyorlar:
"Allah dışında imdada çağırdığınız
ilahlar ortalıkta görünmez."
Fakat insan bildiğimiz insandır.
Sıkıntılardan kurtulup, ayakları yere
basınca, yerin sertliğini hissedince hemen
sıkıntı zamanını unutur. Allah'ı da
unutur. İstek ve arzular başına üşüşmeye,
ihtiraslar kendisini çember içine almaya, tehlikenin temizlediği
fıtratını tekrar örtmeye çalışırlar:
"Allah sizi kurtarıp, karaya çıkarınca,
O'na sırt çevirirsiniz. İnsan gerçekten son derece
nankördür."
Kalbini Allah'a bağlayıp aydınlatan ve
parlatanlar hariç.
Burada konunun akışı içinde ele alınan
daha önceki deniz tehlikesinin tasviri ve bu tehlikenin karada da
kendilerini bulabileceğini veya tekrar denizde böyle bir
tehlikeyle karşılaşabileceği
hatırlatılıp, tasvir edilmesiyle muhatapların
vicdanları ve duyguları harekete geçirilmek isteniyor.
Gerçek güvenin ve emniyetin ne denizde ne de karada, ne coşkun
dalgalar ve fırtına şeklinde esen rüzgârda, ne de
sağlam sığınaklarda ve konforlu evlerde
olduğunu, gerçek güven ve rahatın Allah'ın
koruması ve himayesi altında gerçekleşebileceğini
hissettirmek içindir.