49- Dediler ki; "Biz kemik ve toz haline dönüştükten
sonra diriltilerek yaradılışın yeni bir
aşamasına mı geçeceğiz?
50- Onlara de ki; İster taş olunuz, ister demir
olunuz.
51- İster (canlılık olayı ile ilişkili
olabileceğini) hafızalarınızın
almadığı başka bir yaratık olunuz.
Diyecekler ki "Bizi kim yeniden diriltecek? De ki "Sizi
ilk kere yoktan vareden... O zaman şaşkın
şaşkın başlarını sallayarak "Peki
ne zaman?" diyecekler. Onlara de ki; "Belki de
yakında. "
Diriliş meselesi Peygamberimiz -salât ve selâm üzerine
olsun- ile müşrikler arasında uzun boylu
tartışmalara neden olmuştur. Kur'an-ı Kerim bu
tartışmanın çoğunu dile getirmiştir.
Aslında hayatın ve ölümün yapısını,
dirilişi ve mahşerin yapısını gözönünde
bulundurup değerlendirenler, onun gayet açık, sade,
anlaşılır bir mesele olduğunu göreceklerdir.
Kur'ana Kerim bu aydınlıkta meseleyi defalarca ortaya
koymuştur. Fakat karşıdaki müşrikler meseleyi
bu kadar açık ve bu kadar sade bir biçimde düşünmüyorlardı.
Bu nedenle bedenlerin çürüyüp yok olmasından sonra tekrar
dirilmeyi düşünmek zor geliyordu.
"Dediler ki; "Biz kemik ve toz haline dönüştükten
sonra diriltilerek yaradılışın yeni bir
aşamasına mı geçeceğiz?"
Onlar, daha önceleri olmadıklarını sonra
varolup hayat kazandıklarım, tekrar diriltmenin ilk
yaratılıştan zor olmadığını,
Allah'ın gücü karşısında hiçbir şeyin
diğerinden zor olmayacağını, her şeyde
yaratma aracının aynı olduğunu, bunun da
"Ol"
demesi ve onun da
meydana gelmesi şeklinde olduğunu düşünmüyorlar.
Dolayısıyla bir şeyin Allah katındaki durumu
O'nun insanlara göre zor da olsa kolay da olsa farketmediğini
bilmiyorlar. Allah'ın iradesi kendisine yöneldikten sonra
her şeyin aynı olduğunu anlamıyorlar.
Onların bu hayret edişlerine şu şekilde
cevap verilmişti.
Onlara de ki; "İster taş olunuz, ister demir
olunuz. İster (canlılık olayı ile
ilişkili olabileceğini)
hafızalarınızın almadığı
başka bir yaratık olunuz."
Kemik ve un ufak olmuş bedende bile yine de bir
insanlık kokusu, hayatı andıran birtakım
olgular vardır. Demir ve taş ise, bunlara göre canlılıktan
daha uzaktır, onlara deniyor ki: İster taş olun
ister demir, ister taş ve demirden başka
canlanmasını ve hayatın içine gireceğini bir
türlü düşünemediğin hayattan daha uzak bir
varlık olun... Allah sizi kesin diriltecektir.
Aslında onlar taş, demir veya başka bir
varlık olma imkânına sahip değiller. Fakat bu söz
meydan okumak içindir. Ayrıca burada onlar
aşağılanmakta ve azarlanmaktadır. Çünkü taş
ve demir cansız varlıklardır, hissetmez ve
etkilenmezler. Bu da onların düşüncelerindeki donukluğu
ve taşlaşmayı tasvir etmektedir!
"Bizi kim yeniden diriltecek diyecekler."
Kemik olduktan, un ufak olduktan veya daha fazla sönmüş
ve ölmüş başka bir yaratık olduktan sonra kim
bizi tekrar diriltecek?
"De ki sizi ilk kez yoktan vareden diriltecek."
Bu cevap problemi açık ve kolay anlaşılabilecek,
sade bir düşünce biçiminde ortaya koymaktadır. Buna göre
onları ilk olarak yoktan vareden, onları tekrar diriltme
gücüne de sahiptir. Fakat onlar bundan yararlanmıyor ve
ikna olmuyorlar.
"O zaman şaşkın şaşkın
başlarını sallayacakla
r."
Aşağı veya yukarı sallayarak alaylı ve
reddeder bir tavır ile:
"Peki o ne zaman?" diyecekler.
Bu olayın uzak bir ihtimal olduğunu belirtmek, inkâr
etmek için böyle diyecekler.
"Onlara de ki: Belki de yakında."
Peygamber onun ne zaman meydana geleceğini kesin bilmiyor.
Fakat onların sandıklarından herhalde
yakındır. Onların bu yalanlama ve alaya almaya
dayalı gafletleri dikkate alınırsa, onların
bugün korkmaları daha çok yerinde olurdu!
Sonra o günün kısa bir sahnesine yer veriliyor: