ALLAH'IN YÜCELİĞİ VE İNSANIN KÜSTAHLIĞI
40- Rabbiniz oğulları size ayırdı da
kendisi meleklerden kızlar mı edindi? Siz gerçekten
çok ağır; son derece küstahça bir söz söyl
üyorsunuz.
Bu olumsuzluğu ve aşağılamayı
pekiştiren bir sorudur. Onların "Melekler
Allah'ın kızıdır" şeklindeki
iddialarını reddetmektedir. Yüce Allah, çocuktan ve
arkadaştan münezzeh olduğu gibi, ortak ve benzer
birisinden münezzehtir. Bu soru şu açıdan da
aşağılayıcıdır: Onlar
kızları erkeklerden daha aşağı gördükleri,
fakirlik ve utanma belasından dolayı kız çocuklarını
öldürdükleri, melekleri dişi olarak kabul ettikleri halde,
bu kızları Allah'a nispet ediyorlardı!.. Böyle bir
izafe gerçekten komik olmaktadır. Madem ki,
kızları ve erkekleri Allah vermektedir. Öyleyse nasıl
oluyor da, daha değerli olan erkekleri kendilerine
ayırıyor, Allah için daha değersiz kabul edilen
kızları bırakıyor!?
Bütün bu açıklamalar, onların bu iddialarında
ne kadar haksızlık ettiklerini sergilemek ve
yaklaşımlarındaki tutarsızlığı
ve saçmalığı açıklamak içindir. Yoksa zaten
mesele bütünü ile kökten tutarsızdır.
"Siz gerçekten çok ağır, son derece küstah
bir söz söylüyorsunuz."
Çirkinliği ve iğrençliği açısından
büyük, cüretkârlık ve küstahlık açısından
büyük, içindeki iftiranın dehşeti açısından
büyük, düşünülmesi ve doğrulanması açısından
büyük bir söz.
41- Kâfirler öğüt alıp, akıllarını
başlarına toplasınlar diye bu Kur'an'da çeşitli
uyarı yöntemleri kullandık. Fakat bu farklı
uyarılar onların gerçekten daha da uzaklaşmalarından
başka bir şeye yaramamıştır.
Kur'an-ı Kerim tevhid inancını getirmiştir.
Bu inanç sistemini yerleştirmek ve açıklamak için değişik
yollar, çeşitli üsluplar ve pek çok vasıtalar
kullanmıştır.
"Öğüt alıp akıllarını
başlarına toplasınlar diye."
Tevhidi hatırlatmada bulunma, fıtrata ve
fıtratın mantığına, ayrıca evrendeki
doğal ayetlere ve olağanüstülüklere değinmenin
dışında başka bir eylem yapmaya ihtiyaç
duymaz. Fakat onlar bu Kur'an'ı her dinlediklerinde,
nefretleri daha da artmaktadır. Kur'an'ın getirdiği
inanç sisteminden uzaklaşmaktadırlar. Hatta bizzat
Kur'an'ın kendisinden de kaçmaktadırlar. Şirk,
kuruntu gibi kendi inandıkları saçma konular hakkında
Kur'an ayetlerinin gelmesinden korkmaktadırlar. Kızlar
hikâyesi ve bunların Allah'a izafe edilişi
hakkındaki iddiaları, olduğu gibi ortaya konarak
onların bu iddialarının çelişkileri ve çıkmazları
ifade edilmektedir. Ayrıca sahte ilahlar hikâyesinde de
onların iddialarını ortaya koymaktadır. Böylece
bu sahte ilahların var olduğu kabul edilse bile,
bunların da Allah'a yaklaşmaya çalışacakları
ve bir yolunu bulup O'nun yoluna girecekleri kesin biçimde
belirtilmiş oluyor:
42- Ey Muhammed de ki; Eğer müşriklerin dedikleri
gibi evrende Allah'ın yanısıra başka ilahlar
olsaydı, bu ilahlar Arş'ın ve kesin
egemenliğin sahibi olan Allah ile boy ölçüşmenin
yolunu ararlardı. "
Ayeti kerimede geçen "lev" edatı Arap
dili gramerinin uzmanları tarafından belirtildiği
gibi bir şeyin asla olmayacağını belirtmek için
kullanılan bir olumsuzluk edatıdır. Çünkü mesele
bütünüyle imkânsızdır. Onların iddia
ettiklerinin aksine, Allah ile birlikte başka ilahlar yoktur.
Onların çağırdığı ilahlar sadece
Allah'ın yaratıklarından birer yaratıktır.
İsterse bu bir yıldız ve gezegen olsun, ister bir
insan veya bir hayvan olsun, isterse bitki veya cansız
varlık olsun farketmez. Bütün bu yaratıklar evrene hükmeden
fıtrat gereği, yüce yaratıcı olan Allah'a yönelmiş
bulunmaktadır. Kendisine hükmeden ve ona göre tasarruflarda
bulunan ilahi iradeye boyun eğmektedir. Allah'ın kesin
yasalarına boyun eğmek ve iradesinin gereğini
yerine getirmek suretiyle Allah'a giden yolunu bulmaktadır.
"Bu ilahlar Arş'ın ve kesin egemenliğin
sahibi olan Allah ile boy ölçüşmenin yollarını
ararlardı."
Burada Arş'tan söz edilmesi, yüce Allah'ın müşriklerin
Allah ile beraber ilah olduklarına inanıp, çağırdıkları
bu yaratıklardan tamamen yüce ve yüksek olduğunu ifade
etmektedir. Zira bu yaratıkların hepsi O'nun
Arş'ı altındadır, O'nunla birlikte değil...
Bundan sonra O yüceliğiyle beraber Allah'ın noksan
sıfatlardan tenzih edilmesi yeralıyor.
43- Haşa, O, onların saçma yakıştırmalarından
uzaktır, yücedir, büyüktür.
Daha sonra surenin akışı içinde evrende bulunan
bütün varlıkları ve canlıları içeren eşsiz
bir sahne çizilmektedir. Her şey Allah'ın
Arş'ı altındadır. Hepsi Allah'a yönelmektedir.
Hepsi O'nu noksan sıfatlardan tenzih etmekte ve O'na varmak için
bir vasıta bulmaktadır.