O

İsra

O

   

YETİM MALI VE AHDE VEFA

34- Erginlik çağına erişinceye kadar yetimin malına sadece niyetlerin en güzeli ile yaklaşınız. Verdiğiniz sözleşmeyi tutunuz. Çünkü verdiğiniz sözlerden sorguya çekileceksiniz.

İslâm, müslümanın kanını, namusunu ve malını koruma altına almıştır. Çünkü Allah'ın elçisi Peygamberimiz -salât ve selâm üzerine olsun- buyuruyor ki: Müslümanın kanı, namusu ve malı müslümana haramdır. (Bu hadisi Malik, Buhari, Müslim Ebu Davud ve Tirmizi kitaplarına almışlardır.) Bu arada yetim malı üzerinde daha bir önemle duruluyor ve ona yaklaşılması kesin biçimde yasaklanıyor. Daha güzel hale getirmek amacıyla yaklaşma hariç tabii. Çünkü yetim, malını idare etmekten acizdir. Onu koruma gücünden de yoksundur. İslâm toplumu yetimi ve malını, gücünü elde edinceye, aklı erinceye, malını idare edip onu koruyacak güce gelinceye kadar korumakla yükümlüdür. Bu emirler ve yasaklara dikkat edersek görürüz ki, en bireysel konularla ilgili emirler ve yasaklar tekil ifadelerle verilmiştir. Toplumu ilgilendiren konularla ilgili emirler ve yasaklar ise çoğul şeklinde verilmiştir. Anne-babaya iyilik yapma, akrabaya yoksula ve yolda kalmışa malı yardımda bulunma, saçıp-savurmama, orta yolu izleyerek cimriliğe ve savurganlığa düşmeden infakta bulunma, sağlam biçimde öğrenme, böbürlenme ve büyüklük taslama yasağı ile ilgili emirler veya yasaklar tekil biçimde ifade edilmişlerdir. Zira bu konuların bireysel bir nitelikleri bulunmaktadır. Çocukları öldürme, zina, haksız yere adam öldürme yasakları ile yetimin malını koruma, sözünde durma, ölçüyü ve tartıyı doğru tutmaya ilişkin emirler ve yasaklar ise, çoğul biçimde verilmişlerdir. Zira bu konuların hepsi toplumsal bir nitelik taşımaktadır.

İşte bu nedenle daha güzelini kazandırma niyeti dışında yetim malına, yaklaşma yasağı çoğul olarak ifade edilmiştir. Tâ ki, toplumun tamamı yetimden ve malından sorumlu olsun. Bu toplum olması nedeniyle ona yüklenmiş bir görevdir.

Yetimin malını koruma, topluma yüklenmiş bir görev olması nedeniyle kandan sonra sözleşmeye kesin bağlılık direktifi veriliyor.

"Verdiğiniz sözü tutunuz. Çünkü verdiğiniz sözlerden sorguya çekileceksiniz."

Yüce Allah verdiği sözlerden insanı sorguya çekecek onu bozup yerine getirmeyenleri hesaba çekecektir.

İslâm, antlaşmaya bağlı kalmaya önem vermiş ve bu konuda kesin emirler vermiştir. Zira antlaşmaya bağlılık bireyin vicdanında ve toplumun hayatında dürüstlüğün, güvenin ve temizliğin kaynağıdır. Antlaşmaya bağlılık Kur'an-ı

Kerimde ve hadiste çeşitli şekillerde ele alınmış ve işlenmiştir. Bu konuda Allah'la yapılan antlaşmayla kullar arasındaki antlaşma arasında fark yoktur. Bireyin antlaşması, toplumun antlaşması ve devletin antlaşması birdir. Yöneten ve yönetilenin antlaşması da aynıdır. İslâm, tarihi realitesinde antlaşmalara bağlılık hususunda öyle yüksek bir hedefe ulaşmıştır ki, insanlık ancak İslâmın gölgesinde bu yüksek dereceye ulaşabilmişlerdir.

 

 

O

 

O