Çocukların öldürülüşü ile zina arasında
bir ilişki, bir bağ vardır. Zaten zina
yasağı çocukların öldürülmesi yasağıyla
haksız yere adam öldür ne yasağı arasına
yerleştirilmiştir. Bu yerleştirmenin nedeni de
aynı ilgi ve aynı bağdan kaynaklanmaktadır.
Hiç şüphesiz zina da birçok açıdan bir öldürme
çeşididir. Her şeyden önce zina hayat özünün kendi
asıl yerinden başka tarafa akıtılmasıyla
bir öldürmedir. Zinadan hemen sonra onun yükümlülüklerinden
kurtulmaya çalışma isteği harekete geçer. Bu da
ana rahmindeki ceninin şekillenmeden önce veya şekil
aldıktan sonra, doğmadan önce veya doğduktan sonra
öldürülmesi şeklinde bir cinayete neden olmaktadır.
Eğer ana rahmindeki bu çocuk hayata terkedilirse, genellikle
kötü bir hayata veya aşağılanmış bir
hayata terkedilmektedir. Bu ise, toplumda herhangi bir
şekilde bir hayatın kayboluşudur. Zina bir
başka açıdan da öldürme sayılır. Zina, içinde
yaygınlık kazandığı toplumu öldürür.
Soylar kaybolur, kanlar karışır. Namus ve çocuk
konusundaki güven yitirilir. Toplumsal çöküntü başlar. Bütün
bağlar kopar. Diğer toplumlar arasında ölümü andıran
bir sonuçla karşı karşıya gelir.
Zina bir diğer anlamda da toplum için ölümdür. Zina
insanların gayri meşru yoldan kolay bir şekilde
şehevi duygularını tatmin etmelerine yolaçar ve
evlilik hayatını zorunlu olmayan saçma bir hayata
dönüştürür. Aileyi gerekli olmayan bir yük olarak algılama
sonucunu doğurur. Halbuki aile yeni yetişen nesil için
en güzel yuvadır. Yeni neslin sağlıklı bir
yapıya ve sağlıklı bir eğitime
kavuşması ailesiz düşünülemez.
Eski tarihlerden günümüze gelinceye kadar hangi toplumda
hayasızlık yaygınlık kazanmışsa,
mutlaka onu çözülmeye götürmüştür. Bazı kimseler
Amerika ve Avrupa'nın Fransa gibi eski milletlerinde bu
çözülmenin etkilerinin apaçık görüldüğü kuşkusuzdur.
Amerika Birleşik Devletleri gibi genç uluslara gelince, zina
bu toplumlarda daha etkilerini yeterince göstermemiştir.
Zira bu millet daha yenidir. Ve imkânları da geniştir.
Bu milletlerin hali şehevi duygularını rasgele
savurganlıkla kullanan ve gençliğinde de bu
savurganlığının izleri bünyesinde ortaya çıkmayan
fakat ihtiyarlığa ayak bastığında
hızlı bir şekilde çöken ve kendi yaşıtları
ve bu gücünü normal kullanan kuşağının
katlanıp yüklenebildiği gibi
yaşlılığın etkilerine güç yetiremeyen
gencin hali gibidir.
Kur'an-ı Kerim zinaya yaklaşmaktan dahi
sakındırmaktadır. Bu ise, ondan kaçınmayı
abartmak içindir. Çünkü zinayı güçlü bir şehvet
duygusu körüklemektedir. Bu nedenle ona yaklaşmaktan kaçınmak
daha garantili bir önlemdir. Zina onun sebepleri vasıtasıyla
kendisine yaklaşıldığında artık bir
güvence kalmamış demektir.
Bu nedenle İslâm, zinaya iten sebeplerin yolunu keser.
Böylece zinaya düşülmesini engeller. Zorunlu şartlar
dışında kadınlı-erkekli karma bir
hayatı hoş görmez. Kadın ve erkeğin
başbaşa kalmasını engeller. Kadının
süsler takarak açılıp-saçılmasını
yasaklar. Gücü yetenlerin evlenmesini teşvik eder. Gücü
yetmeyenlerin ise oruç tutmalarını öğütler.
Evliliğe engel olan mehirlerin pahalılığı
gibi, zor şartları hoş karşılamaz.
Çocukların fakirliğe ve yoksulluğa yolaçacağı
endişesini ortadan kaldırır. Namuslarını
korumak amacıyla evlenmek isteyenlere yardımcı
olmaya teşvik eder. Bütün bunlara rağmen zina suçu
meydana gelmişse, en ağır cezayı uygular.
Namuslu, hiçbir şeyden haberi olmayan kadınlara zina
iftirasında bulunmaya da en ağır cezayı
uygular. İslâm, toplumu gerileme ve çözülmeden korumak
için daha buna benzer pek çok koruyucu ve tedavi edici önlemler
almıştır.