24- Onlara karşı besleyeceğin acıma
duygusunun etkisi ile önlerinde alçak gönüllülük kanatlarını
indir ve de ki; "Ey Rabbim onlar küçükten beni nasıl
büyüttüler ise, sen de öyle merhamet et. "
İşte Kur'an-ı Kerim gönülleri rahatlatan
ifadelerle ve yüklü tablolarla çocukların kalplerinde
iyilik ve merhamet duygularını coşturmaya çalıştırmaktadır.
Çünkü hayat, kendi yolunda harekete iter. Herkesi hayattan daha
fazla pay almaya sürükler. Onların en güçlü arzularını
hep ileriye, çocuklarına, yeni yetişen kuşağa
doğru yöneltir. Onlar çok az arzularını, geriye
anne-babaya, geçmiş hayata, geçip-giden kuşağa yöneltirler.
İşte bu nedenle çocukların geriye doğru
duygulanmaları için, onların vicdanlarının güçlü
bir şekilde coşturulması, annelere ve babalara yöneltilmesi
gerekir.
Anne ve baba doğuştan gelen duygularla, çocuklarını
korumaya yöneltilmiş bulunmaktadırlar. Onlar her
şeylerini, hatta hayatlarını çocukları
yolunda feda etmeye yatkın biçimde yaratılmışlardır.
Tohumdan çıkan fidanın tohum tanesindeki bütün gıda
maddelerini emerek onu kapak haline getirdiği, bir civcivin
yumurtanın içindeki bütün gıdaları yiyerek onu
bir kabuktan ibaret bıraktığı gibi çocuklar
da anne-babalarının güzel nimetlerini, çabalarını,
sağlıklarını ve bütün enerjilerini emerek
onları -eğer ömürleri vefa ederse- düşkün
ihtiyarlar haline getirirler. Buna rağmen yine de anne ve
baba hallerinden mutludurlar.
Çocuklar ise, bunların hepsini çok çabuk unuturlar,
ileriye dönük rollerini yerine getirmeye koşarlar.
Eşlerine ve çocuklarına yönelirler. Böylece hayatın
akışı devam eder.
İşte bu nedenle anne-babaların çocuklarına
iyi davranmaları için özel bir övgüye ihtiyaçları
yoktur. Bu konuda vicdanları sağlam bir şekilde
coşturulması gerekenler çocuklardır. Onlara
hatırlatılmalıdır ki, kuru bir ceset haline dönene
kadar bütün enerjilerini ve imkânlarını, onlar için
harcayan kuşağa karşı görevlerini hatırlasınlar!
Burada anne-babaya iyilik emri, pekiştirilmiş bir
emir anlamı taşıyan, Allah tarafından
belirlenmiş bir hüküm şeklinde veriliyor. Bundan daha
önce ise, Allah'a kulluk yapılması
pekiştirilmiş bir biçimde verilmişti.
Surenin akışı, havayı en ince gölgelerle
gölgelendirmeyi, vicdanı; çocukluk hatıraları,
sevgi, merhamet ve acıma duyguları ile coşturmaya
başlıyor. "Eğer anne-babandan biri ya da
ikisi yanında yaşlılık çağına
ererlerse." Büyüklüğün kendisine özgü bir saygınlığı
vardır. Büyüklüğün zayıflığı ise
çok anlamlı bir olgudur. "Yanında" sözcüğü
yaşlılık ve zayıflık dönemindeki sığınmayı
ve himayesiné girmeyi dile getirmektedir.
"Sakın onlara "öf be, bıktım
senden" deme, onları azarlama."
İşte, bu, korumanın ve onlara karşı
edebini takınmanın ilk şartıdır. Böylece
evlâdın sıkıcı ve üzücü hareketlerden sakınması,
aşağılama ve edepsizlik olarak
değerlendirilebilecek tutumlardan uzaklaşması
sağlanmış olmaktadır.
"Onlara tatlı ve saygılı sözler söyle."
Bu ise yapıcılığı açısından
daha etkili bir tavırdır. Onlara karşı
konuşması, saygı ve hürmeti çağrıştırmaktadır.
Onlara karşı besleyeceğin acıma duygusunun
etkisi ve önlerinde alçak gönüllülük kanatlarını
indir."
Burada ifade daha berraklaşıyor. Ve daha
yumuşuyor. Kalbin ortasına ve vicdanın her
tarafına ulaşıyor. Bu, gözlerini dahi kaldırıp
bakmayan ve hiçbir dediğini iki yapmayan
bağlılığı andıran merhametin incelen
ve yumuşayan şeklidir. Burada sanki, boyun eğmenin
kanadı vardır. Onu geriyor. Barışı,
huzuru ve teslimiyeti simgeliyor bu kanat geriş:
"Ey Rabbim, onlar küçükken beni nasıl büyüttüler
ise, sen de öyle merhamet et" de.
Bu evlâdın, annesi ve babası tarafından
korunduğu güçsüz çocukluk günlerini hatırlamasıdır.
Şimdi anne-baba aynı kendisinin çocukluk günleri gibi
zayıf, korunmaya ve şefkate muhtaç durumdadır.
Burada çocuk durup onlara merhamet etmesi için Allah'a
yöneliyor. Çünkü Allah'ın rahmeti geniştir,
koruması daha kapsamlıdır, Allah'ın himayesi
daha boldur. Onlar kanlarını ve yüreklerini bu yolda
harcadıkları için yüce Allah onlara, evlâdın gücünün
yetmediği şeylerle ödüllendirebilir.
Hafız Ebu Bekir Bezzar kendi -rivayet zinciri ile-
Bureyde'den o da babasından rivayet ediyor ki, "Bir
adam Hac'da annesini sırtına almış Kâbe'yi
tavaf ettiriyordu. " Bu arada Peygamberimiz
-salât ve selâm üzerine olsun-
"Onun
hakkını ödeyebildin mi?" diye
sordu. Peygamberimize "Hayır
hamileyken aldığı bir nefesin hakkını
daha ödeyemedin" buyurdu.
ALLAH'IN KUŞATICILIĞI
Surenin akışı içindeki bütün tepkiler ve
hareketler inanç sistemine bağlandığından bu
noktadan hemen sonra her şeyin, niyetlerdekini, sözlerin ve
işlerin perde arkasını bilen Allah'a döneceği
belirtiliyor.