Yol gösterdiği tüm insanlara her konuda kesin olarak en
doğruyu gösterir. Uluslara ve kuşaklara yer ve zaman
sınırı tanımadan kapsamlı bir
şekilde doğru yolu gösterir. Kur'an'ın
iletmiş olduğu doğru yol, insanların her yerde
ve her zaman kullanabileceği bir metodu, yöntemi ve her
iyiliği kuşatmaktadır.
Kur'an, insanın içi ile dışı,
duyguları ve ahlâkı, inancı ve ameli arasında
bir uyum oluşturarak onu en doğruyola iletir.
Kur'an-ı Kerim insanı anlaşılmayan ve
kapalı hiçbir tarafı bulunmayan açık ve sade bir
inanç sistemi ile vicdan ve bilinç dünyasında en
doğru yola iletir. Bu inanç sistemi insanın ruhunu
kuruntuların ve saçmalıkların
ağırlıklarından kurtarır. Çalışmaya
ve yapıcılığa elverişli olan beşeri
güçlerini serbest bırakır. Tam bir uyum ve ahenk içinde
evrenin doğal yasaları ile insanın bünyesinde
yeralan fıtri yasalar arasında bağlar
oluşturur.
Kur'an insanın içi ile dışı,
duyguları ile ahlâkı, inancı ile ameli
arasında bir uyum sağlaması ile de onu en
doğru yola iletir. Bir de bakmışsın ki, bütün
bunlar çözülmez bir şekilde sağlam olan kulpa
bağlanmıştır. Yeryüzünde oldukları
halde, onları daha yükseklere doğru yönlendirmiştir.
Bir de bakmışsın ki, insanın Allah
rızasına yönelerek yaptığı her çalışma,
hayatta kendisine kazanç ve yarar sağlayan bir çalışma
da olsa, ibadete dönüşmüştür.
Kur'an-ı Kerim insanı, gü ile yükümlülük arasında
sağladığı denge ile ibadetler dünyasında
da en doğru yola iletir. Bu sistemde yükümlülükler ne
insanoğlunu usandıracak ve ümitsizliğe itecek
kadar ağırdır, ne de insanın içine rehavet ve
vurdumduymazlığın çökmesine neden olabilecek
kadar ucuz ve basittir. İtidal, orta yol ve insanın güç
yitirme kapasitesi dışına çıkmaz.
Bununla beraber Kur'an-ı Kerim insanların
birbirleriyle olan ilişkilerini düzenlemede de en doğru
yolu gösterir. Bireylerin ve eşlerin, hükümetlerin ve
halkların devletlerin ve milletlerin ilişkilerini en güzel
şekilde düzenler. Bütün bu ilişkileri arzulardan ve gönüllerden
etkilenmeyen, sevgiye ve nefrete göre şekillenmeye
şahsi çıkarlara ve menfaatlere göre farklılık
göstermeyen köklü değişmez ilkeleri ölçüleri
belirlemiştir. Bunlar her şeyi bilen ve her şeyden
haberi olan yüce Allah'ın belirlediği ilkelerdir. O
yarattığı varlıkları daha iyi bilir. Her
yerde ve her kuşakta kendileri için nelerin daha yararlı
olduğunu en iyi bilendir. Bu nedenle idare düzeni, ekonomik
düzen, sosyal düzen ve insanlık alemine yaraşır
uluslararası ilişkiler düzeni konusunda insanlara en doğru
yolu ancak o gösterebilir.
Bütün ilahi dinlerin oluşumunda ve bunların
hepsinin birbirlerine bağlanmasında, kutsal
değerlerine saygı gösterilmesi ve dokunulmaz kabul
edilen olgularının korunmasında en
sağlıklı yolu yine Kur'an gösteriyor. Bir de bakmışsın
ki,
insanlığın
tamamı bütün ilahi inançlar konusunda tam bir barış
ve uyum içindedir.
"Hiç kuşkusuz bu Kur'an insanları en doğru
yola iletir."
"İyi ameller işleyen mü'minlere kendilerini
büyük bir ödülün beklediği müjdesini verir. Ahirete
inanmayanlara gelince onlar için acıklı bir azap
hazırladığımızı bildirir."
İşte yapılan iş ile ona verilecek
karşılık arasındaki en köklü ilke budur.
İman ve iyi ameller üzerinde kuruyor binasını.
"Amelsiz iman olmaz." İmansız amel de olmaz."
Birincisi yarım kalmıştır.
Tamamlanmamıştır. İkincisi ise kesiktir,
kopuktur. Hiçbir dayanağı yoktur. İşte bu
nedenle hayatın en doğru yola girmesi ancak iman, amelle
birlikte olduğu zaman mümkündür. İnsan ancak bu
ikisini beraber yerine getirerek bu Kur'an'ın gösterdiği
yola girebilir.
Bu Kur'an'a uymayanlar ise, insanların arzu ve isteklerine
boyun eğmişlerdir. Kendisine neyin faydalı, neyin
zararlı olduğunu bilmeyen, aceleci, peşinden gelen
bir kötülüğün varlığını bilse dahi
duygusal tepkilerini kontrol altına alamayacak kadar
ihtiraslarına bağımlı insanın
insafına bırakılmışlardır.