1- Kulu Muhammed'i bir gece Mescidi Haram'dan (Kabe'den) yola
çıkararak, kendisine bazı mucizelerimizi, olağanüstülüklerimizi
gösterelim diye, çevresini kutsal kıldığımız
Mescidi Aksa'ya (Kudüs'e) ulaştıran Allah, her türlü
noksanlıktan uzaktır. O her şeyi işiten ve her
şeyi görendir.
Sure Allah'ın eksik sıfatlardan uzak tutulması
ile başlıyor. Bu başlangıç İsra'nın
yumuşak, sakin havasına uyum sağlayan psikolojik
bir harekettir. Bu aydınlık ufukta kul ile Allah
arasındaki en uygun bağdır.
Ayette, özellikle kulluk özelliğine dikkat çekiyor: Kulu
Muhammed'i... Ulaştıran Allah...
Amaç, İsra ve insanların
ulaşmadığı derecelere yükseliş
makamında bu sıfat pekiştirilsin ve
yerleştirilsin. Peygamberin bu sıfatı
unutulmasın. İlahlık makamı ile kulluk
makamı karışmasın. Nitekim Hz. İsa'dan
sonra, doğumu ve vefatına ilişkin birtakım
gizemler ve kendisine verilen birtakım mucizeler nedeniyle
Hristiyanlık inancında ilahlık ve kulluk
makamları karışmıştı. Nitekim
insanların bazıları Hz. İsa'ya verilen bu
mucizeleri, kulluk makamı ile, ilahlık
makamını karıştırmak için birer gerekçe
olarak görmüşlerdir... İşte burada kulluk
sıfatına dikkat çekilmesi İslâm inancının
sadeliğini, berraklığını garanti
etmiş ve yüce Allah'ın zatının yakından
veya uzaktan ortak koşma veya varlıklara benzerlik gibi
şaibelerden arındırılmasını
sağlamıştır.
"İsra" kavramı
"Sery"
kökünden
türemiştir. Gece yürüyüşü demektir.
"Esra" ifadesi beraberinde zamanını da göstermektedir.
Ayrıca zamanını belirtmeye gerek yoktu. Buna
rağmen Kur'an-ı Kerim'in metoduna uygun olarak tasvir ve
gölgelendirme amacıyla ayette "gece" sözcüğüne
yer verilmiştir. "Kulu Muhammed'i, bir gece Mescidi
Haram'dan (Kabe'den) yola çıkararàk, kendisine bazı
mucizelerimizi, olağanüstülüklerimizi gösterelim diye,
çevresini kutsal kıldığımız Mescidi
Aksa'ya (Kudüs'e) ulaştıran Allah, her türlü noksanlıklardan
uzaktır."
Böylece İsra'nın o güzelim hareketi ve ardarda
gelen seyri insanın ruhuna dikte edilirken gecenin sakin gölgesi
sergilenmekte ve insan ruhunu kuşatan sakin havası daha
canlı biçimde teneffüs ettirilmektedir.
Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya yapılan bu yolculuk
her şeyden haberi olan, her şeyi en güzel şekilde
düzenleyen yüce Allah'ın yapılmasını
istediği bir yolculuktur. Hz. İbrahim ve Hz.
İsmail'den -selâm her ikisinin de üzerine olsun-
peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed'e -salât ve selâm üzerine
olsun kadar ki, tevhid inançlarının en büyük halkalarını
birbirine bağlıyor. Bütün tevhide dayalı dinlerin
kutsal saydıkları yerleri birbirine bağlıyor.
Sanki bu hayret verici yolculuk ile son peygamberin kendisinden
önceki tüm peygamberlerin kutsal değerlerine sahip çıktığı,
onun peygamberliğinin bu kutsal değerlerin hepsini
kuşattığı ve peygamberliğinin bu kutsal
değerlerin hepsiyle ilgisi olduğu duyurulmak isteniyor.
Bu, zaman ve mekân sınırlarının çok ötesine
uzanan, zaman ve mekânın ufuklarından ve
boyutlarından daha geniş bir alanı kapsayan,
ayrıca ilk bakışta ortaya çıkan yakın
anlamlardan daha büyük manâlar ifade eden bir yolculuktur.
Mescid-i Aksa'nın
"Çevresini
kutsal kıldığımız" şeklinde
nitelendirilmesi, mescidin bütünüyle bereketle kuşatıldığını,
onun çevresine taştığını sergileyen bir
nitelendirmedir. Bu ifadenin yerine "Onu mübarek kıldık"
veya "İçine
bereket yağdırdık" gibi
doğrudan kullanılması bu anlamı veremezdi. Bu
da Kur'an'ın hayret uyandıran ifade inceliklerinden
birisidir.
İsra beraberinde başka mucizelerin de bulunduğu
bir mucizedir.
"Ona
ayetlerimizi gösterelim diye."
Hz. Peygamberin -salât ve selâm üzerine olsun- şekli ve
keyfiyeti ne şekilde olursa olsun yatağının
soğumayacağı kadar kısa bir zaman diliminde
Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya hayret verici bir şekilde
götürülüp-getirilmesi... Allah'ın mucizelerinden biridir.
İnsanın kalbini bu evrendeki hayret verici ufuklara açmaktadır.
İnsan denilen şu yaratığın bünyesinde
gizli olan enerjileri yüce Allah'ın ve bünyesine bu güzel
sırları yerleştirdiği şu insan cinsi
arasından seçilen ve Allah'ın lütfunu karşılayabilecek
şekilde kendisini hazırlayan Allah tarafından
verilmiş yetenekleri ortaya koymaktadır.
"O her şeyi işiten ve her şeyi görendir."
Kulaklara ve gözlere görünmeyen bütün sırları ve
gizlilikleri sessizliklerine ve inceliklerine rağmen görür
ve işitir.
Surenin ilk ayetinde önce Allah tesbih ediliyor
"Kulu
Muhammed'i bir gece, yola çıkaran Allah bütün noksanlıklardan
münezzehtir." Ardından
bu ifade tarzı değişiyor ve yüce Allah'ın
yaptığı bir açıklama yeralıyor: "Kendisine
bazı mucizelerimizi gösterelim diye."
Sonra da yüce Allah'ın nitelikleri sunuluyor:
"O her şeyi işiten. ve her şeyi göre
ndir."
İfadedeki ince anlamların duyarlı ve hassas bir
ölçü ile ortaya konmasına uygun düşsün diye böyle
yapılıyor. Allah'ı noksan sıfatlardan
arındırma direk yüce Allah'a yükseliyor. İsra
olayının amacının bildirilmesi de yine bizzat
yüce Allah tarafından bildiriliyor. İşitme ve görme
sıfatları da yüce Allah'ın zatı için kesin
bir haber biçimi de sunuluyor. Sadece bir ayette bu üç ayrı
ifadenin biraraya gelmesi, ayette verilmek istenen mesajın tüm
inceliklerine varıncaya kadar eksiksiz biçimde yeralması
içindir.
İSRAİLOĞULLARI
Bu İsra olayı Allah'ın mucizelerinden biridir.
İnsanların alışageldikleri ölçülere göre
hayret verici bir yolculuktur. Mescid-i Aksa yolculuğun
bitiş noktasıdır. Mescid-i Aksa yüce Allah'ın
İsrailoğulları'nı yerleştirip sonra
oradan sürdüğü kutsal yurdun merkezidir. Dolayısıyla
bu surenin aşağıdaki ayetlerde ele alınan Hz.
Musa ve İsrailoğulları'nın kıssası
tam uygun yerinde ele alınıyor: