Şu hayret verici durumu görmüyor musun? Yüce Allah'ın
kendilerine peygamberin, iman etmeye çağırılmanın,
bağışlanmaya ve cennet yurduna sevk edilmenin
şahsında somutlaşan birçok nimetler bahşettiği
kimselerin durumunu? Bütün bu nimetleri bir kenara bırakıp
yerine "Küfrü" alıyorlar. Bunlar, kavminin
ulularından eşraf ve önder kimselerdir. Bu halleri ile
onlar her kavmin ulularından eşraf ve önder kimselere
benzemektedirler. Bunların bu
şaşırtıcı tercih yüzünden milletlerini
cehenneme sürükleyişlerini seyretmiştik. Ne de kötü
bir yere varıyorlar!.. Seçtikleri yurt ne kötü!..
Kendilerinden önce yaşamış milletlerin
başına gelenleri gördükleri halde yine de bu tutumlarını
sürdüren kavmin bu şaşırtıcı
tavrını görmüyor musun? Hiç kuşkusuz
Kur'an-ı Kerim geçmiş kavimlerin başına
gelenleri bu surenin birinci bölümünde sunulan sahnelerde
gözler önüne sermişti. Olaylar o denli canlı
sahnelenmişti ki, şu. anda meydana geliyor gibiydi. Hiç
kuşkusuz meydana gelecektir de... Kur'an-ı Kerim'in,
meydana gelmesi kararlaştırılan bir olayı,
meydana gelmiş gibi, şu anda seyredilen bir tabloda
sunması bambaşka bir güzelliktedir.
Onlar, peygamber ve sunduğu mesajında somutlaşan
nimete küfürle karşılık verdiler. Peygamber
onları tevhide çağırıyordu ama, onlar bu çağrıya
kulak asmadılar.
"Onlar insanları Allah'ın yolundan
saptırmak için O'na çeşitli ortaklar koştular."
Allah'a benzettikleri çeşitli eşleri onun gibi ilah
tanıdılar. Allah'a kulluk eder gibi onlara kulluk
ettiler. Allah'ın egemenliğine boyun eğer gibi
onların otoritesine uydular. İlahlığın en
belirgin özelliklerini onlara yakıştırdılar.
İnsanları yüce Allah'ın değişmez ve
tek yolundan saptırmak için Allah'a eşler koştular.
Ayet, kavmin ulularının Allah'dan başka Rabbler
edinmekle kavimlerini yüce Allah'ın yolundan
saptırmayı hedeflediklerine işaret etmektedir.
Çünkü Tevhid inancı her zaman için tağutların
iktidarlarına ve çıkarlarına karşı bir
tehlikedir. Bu tehlike sadece ilk cahiliye için geçerli değildir.
İnsanların ne şekilde olursa olsun mutlak tevhitten
saptıkları, liderliklerini ulularına teslim
ettikleri, onların iktidarları uğruna
özgürlüklerinden ve kişiliklerinden feragat ettikleri,
onların arzularına ve ihtiraslarına boyun
eğdikleri, yasalarını Allah'ın vahyine
dayandıracaklarına bu uluların sapık
arzularına dayandırdıkları her yer ve her çağdaki
cahiliye düzenleri için geçerlidir. Bu durumlarda tevhid inancına
yapılan çağrı ileri gelenler ve eşraf
takımı için bir tehlike unsurudur. Bu yüzden tüm
araçlara başvurarak bu tehlikeyi bertaraf etmek isterler.
İlkel cahiliye dönemlerinde Allah'a çeşitli
ilahları ortak koşmak tevhide karşı
başvurulan bir korunma silahı idi. Günümüzde de
Allah'ın emretmediğini emreden, onun
yasaklamadığını yasaklayan, insan ürünü
kanunları Allah'ın yolundan sapmış gönüllerde
ve pratik hayatta Allah'a eş konumuna
yerleştirmektedirler.
O halde ey peygamber, kavmine "de ki" yüce
Allah'ın, belirlediği bir süreye kadar şu dünya
hayatında, dünya zevklerinden "yararlanın"
Sonuç ise bellidir: